Hikmet Çetinkaya

Bu alçaklık bitmeli...

19 Şubat 2017 Pazar

Kör terör bu kez Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde adliye ve emniyet lojmanlarını vurdu...
Yine bomba yüklü bir araç uzaktan kumandayla patlatıldı. Patlamada 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak ve mahalle bekçisi İbrahim Kete öldü. 17 kişi ise yaralandı.
Kör terörün ne zaman karşımıza çıkacağı belli değil. Kimi zaman gece, kimi zaman gündüz.
Artık bu alçaklık bitmeli. Nerede olursa olsun teröre geçit verilmemeli. Olan bu ülke insanına, bizim çocuklarımıza, kardeşlerimize oluyor.
Masum bir bekçiyi, kedi yavrularına mama veren bir küçük çocuğu öldüren katil terör örgütünü lanetliyorum.
Bir pazar sabahı umudu, sevgiyi, aşkı, sevdayı anlatacaktım. Cuma akşamı Viranşehir’de hain terör saldırısı oldu. Sabah kalktığımda Cumhuriyet’te saldırı haberini okudum.
Onlarca araç bombanın etkisiyle hurda yığınına dönüşmüş...
Yürekler yanıyor...
Olay yerinde olan arkadaşımız Demet Yalçın’ın izlenimlerini öğrenmek için telefon ettim. Demet, yaşanan dramı şöyle özetledi:
“Burada insanlar çaresizlik içinde...”
Yurdumun insanı çocuğuyla, genciyle ve yaşlısıyla çaresizlik içindeydi.
Cumhuriyet’in internet sayfasındaki fotoğraflar zaten olayın acı yüzünü ortaya koyuyor...

***

İçimizdeki acılar düğüm düğüm...
Meclis’e, Cumhurbaşkanı’nın kaldığı oteli basan bir darbe saldırısını görmüştük.
Alçakça bir saldırıydı...
Suruç’u, Ankara Gar Meydanı’nı görmüştük, İstanbul’da Dolmabahçe’yi, Kayseri’yi, İzmir’i...
Yıllardır polislerimizin, askerlerimizin şehit düştüğüne tanık olmuştuk.
Gaziantep’te bir düğünde 30’u çocuk, 50’den fazla insan acımasızca katledilmişti...
Acılarla çoğalan bir toplumduk biz.
Yaşanmışlıkları unutuyorduk, yazılmış yazıları...
Yürekler yangın yeriydi. Yaşam zordu. Acılar dayanılmaz.
Nerede başlayıp nerede bitiyordu bunun farkında bile değildik çoğu zaman. Bu alçak terör bir gün bitecekti.
Elbet çocuklar hayatın yedi rengini kuşatacaklardı gözbebeklerinde...
Geçecekti bugünler.
Uyuyan polis, bankamatikteki sivil giyinmiş silahsız uzman çavuş, karısı ve çocuğuyla çarşıda alışveriş yapan binbaşı, hamile karısıyla dolaşan astsubay...
Bir acıyı bilen o acıyı sadece kendinin yaşadığını mı sanır?
Özlem nedir, kardeşlik, sevgi bağı nedir, hiç düşündünüz mü?
11 yaşında kedi yavrularına mama veren çocuk... Ve bir bekçi...
Hayatı türkülü çiçekli dallarda çoğaltmak varken, onun hayalini kurarken, bu kahpe pusuda ölüme yenik düşmek neyin nesidir!

***

Zorlu dönemeçlerden geçiyoruz hep birlikte...
Aylardır iddianameyi bekliyoruz...
Özgür Mumcu’nun dediği gibi, Türkiye’de siyasi davalar cemaatin ya da iktidarın güç kovaladığı ve sonunda hep Ahmet Şık’ın tutuklu olduğu basit bir oyundur”...
Sevgili Akın, Murat, Kadri, Güray, Hakan, Turhan, Musa, Önder, Bülent, Mustafa Kemal ya siz?
Odatv’nin karar duruşmasına yine Ahmet Şık Gülencilikten tutuklu halde geldi adliyeye.
Bunun başka bir izah yolu var mıdır?
Odatv davasının orijinal savcı ve yargıcı kaçmış, yıllardır her yerde bas bas bağırılmasına karşın yargı, davanın bir düzmece olduğunu yeni anlamış, cemaatin çevirdiği dolap olduğu anlaşılmış ama karar bir türlü çıkmamış.
Cemaatin Emniyet’e nasıl sızdığını anlattığı için tutuklanıp kitabına el konmuş Ahmet Şık ise cemaatçi olduğu iddiasıyla tutuklu.

***

Sevgili Akın, sizler de tutuklusunuz cemaatçilikten ötürü... Üstelik şüpheli olarak. Orhan, Aydın ve ben tutuksuz, yurtdışına çıkış yasağı olan cemaatçi şüphelisi.
Çok komik ama gerçek...
İçimde acı...
Ülkem adına üzülüyorum Sevgili Akın Atalay...
Ülkem adına...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları