Özgür Mumcu

Hayırın hayrı

08 Mart 2017 Çarşamba

Referandum tarihi yaklaştıkça “evet” cephesinin savruk görüntüsü iyice belirginleşmekte. Binali Yıldırım’ın mitingleri bir hayli sönük geçiyor. Kendisi de sağ olsun “abidik, gubudik” gibi çıkışlarıyla iyi bir “hayır” neferi gibi çalışıyor. Sayın Erdoğan ise hayır oyu verecekleri PKK’li ilan etmenin kesmediğini görmüş olsa gerek ki bu defa 15 Temmuz cuntacılarının hayırcı olduğunu söyleyiverdi.
İktidara yakın anketlerde bile en azından toplumun yarısının hayır oyu kullanacağı görülmekte. Toplumun yarısını terörist ve darbeci diye değerlendiren birine herhalde “evet” oyu vereceklerin bile kafası karışmıştır.
“Evet” kampanyasının bir türlü beklenen karşılığı alamaması işin tehdide dayandırılmasına yol açtı. Cumhurbaşkanı’nın sayısız başdanışmanlarından İlnur Çevik Bey Twitter üzerinden hayır diyenlere “Haziran sonrası Türkiye’deki kaos ve istikrarsızlığı mumla ararsınız” diye seslendi. Sonra gelen tepkiler üzerine yazdıklarını sildi. Ancak Kenan Evrenvari bu tehdidi kayıtlara geçti.
Evet cephesinin ordusuz komutanı Devlet Bahçeli de gidişattan memnun değil ki o da üslubunu denetlemekte güçlük çekiyor. Sinan Oğan’a konuşma yaptığı sırada saldırılmasını “Bunun neresini değerlendireyim. Bir kişi kürsüyü yıkıyor. Kimseye bir şey olmuyor. Ülkücü hiçbir şeyi yarım bırakmaz” diye yorumladı. Umalım ki söylediklerinin ne anlama geldiğini fark etsin ve derhal özür dilesin.
İktidar medyası kendi arasında hangimiz daha reisçiyiz temalı bir kavgaya tutuştu. Hayır oyu verecek seçmene nasıl saldıracaklarını bilmediklerinden zamanında kendilerinin de verdiği destekle cemaatin hapse attığı subayların halka “hayır”ı anlatmasında bile cuntacılık arar oldular.
Karşımızda seçmene hakaret eden, halkın yarısını terörist ve darbeci ilan eden, aba altından sopayla milleti tehdit eden, yarattığı gerginlik kendi içine sıçramış belli ki korkmuş ve endişeli bir anlayış var.
Erdoğan tarzı liderlerin toplumu gererek ve kutuplaştırarak siyasi başarıya ulaşmayı tercih ettikleri malum. Ancak ölçüsüz gerginlik siyasetinin sonunda gerilen toplumsal fay hatlarının kırılması da ihtimal dahilindedir.
Bu sebeple kimliklerin üzerinde bütünleştirici bir hayır kampanyası çok önemli. Bunca hırpalanan, yorulmuş ve gerilmiş bu toplumun hayır tercihiyle kendisine dayatılan ayrımları reddetmesi herkese iyi gelecek.
Memleketimiz büyüktür. Bir kişinin her şeyi belirlediği bir rejimle yönetilemeyecek kadar büyük. Referandumda sorulan soru basit: Türkiye tek kişinin yönetebileceği azgelişmiş bir ülke midir?
Dolayısıyla, azgelişmiş ülkelere özgü başkancı sisteme, kutuplaşmaya, gerginliğe, düşmanlaştırmaya hayır.
Hayırda hakikaten büyük hayır var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları