‘Evet’ terörü bitirmez

09 Mart 2017 Perşembe

Başbakan Binali Yıldırım 16 Nisan referandumunda “evet” çıkması halinde terörün biteceğini ileri sürüyor. Bakalım ne diyor Başbakan:
- Tünelin ucunda ışık göründü. Terör artık can çekişiyor. 16 Nisan’dan sonra, söz veriyorum, bitecek.
Referandumda “evet” çıkmasıyla terörün bitmesi arasında bir bağlantı, mevcut iktidarın, terör ile mücadelede azimli olmasına karşın, yasaların kendisine tanıdığı yetkilerin sınırlılığı dolayısıyla, elinin kolunun bağlı olması halinde kurulabilirdi ki bugün böyle bir şey söz konusu değildir.
Herkesin, gerçek mahiyetinden, her geçen gün biraz daha fazla kuşkuya düştüğü, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ve KHK uygulamalarıyla, siyasi iktidar, zaten kendisine sıkı sıkıya bağlı olan, yasama ve yargıyı atlayarak, her istediğinin üzerine yürümesini sağlayacak yetkileri bulmuştur.

***

İşbaşında olan ve OHAL ile KHK uygulamalarıyla, şimdiye dek görülmemiş yetkiler kullanan iktidarın terör, daha doğrusu terörü bahane eden gerekçelerle yaptığı tasfiyeler, 12 Eylül döneminin 20 (yazıyla yirmi) katına varmış olduğuna göre, kimse iktidarın gücünün azlığından şikâyet etmekte haklı olamaz.
Durum böyle olunca, ister istemez 16 Nisan’da evet çıkması halinde terörün duracağı iddiaları 12 Eylül döneminde Kenan Evren’in yarattığı kuşku dolu soru işaretlerini getirmektedir akla. Kenan Evren ve yardakçıları 12 Eylül günü iktidara el koydukları zaman, terör bıçakla kesilmişçesine birden bitmişti. Bu durumu Kenan Bey’in, 12 Eylül ile daha önce sahip olmadığı yetkilerle donatılmış olmasına bağlamak da mümkün değildi. 12 Eylül’den önce de Kenan Bey sıkıyönetim yoluyla, ihtiyaç duyduğunu söylediği bütün yetkilere sahip olduğuna göre, neyin değiştiği sorusu kendiliğinden ortaya çıkmaktaydı.
Sakın değişen tek şey istediği yetkilere zaten sahip olan Kenan Bey’in, darbeden sonra, darbeden önce göstermediği olayları sona erdirmek iradesini göstermesi olmasındı?
Bu sorunun bugün gündeme gelmesinde de pek yadırganacak bir yön olmasa gerek.

***

Son zamanlarda terör ile mücadele kapsamı içinde ele alınan FETÖ ile mücadele konusunda, gittikçe daha genişleyen bir kesimde, örgütün kimi kumpaslarının gerçekleştirilmesinde başrol oynayan kişilerin korundukları konusunda bir kanaat oluştuğu gözlemlenmektedir.
CHP milletvekili ve eski Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner ile vekili İstanbul Barosu eski Başkanı Av. Turgut Kazan 3 Mart günü Ankara’da düzenledikleri basın toplantısında, Van, Erzincan ve Erzurum kumpaslarının kimi failleriyle ilgili olarak bu olguyu dile getirmişlerdir.
Turgut Kazan, Fethullah Gülen Cemaati’nin Türkiye’yi ele geçirme girişiminin ilk adımı olan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi soruşturmasının cemaatin uydurduğu asılsız bir ihbar mektubu ile başladığını, bu olayın Enver Arpalı’nın intiharına yol açtığını, bu hususun FETÖ çatı iddianamesinde belirtildiğini, buna karşılık intihar olayında başrolü oynayan Savcı Ferhat Sarıkaya’nın davada tanık sıfatıyla yer aldığını belirtmiş, yine iddianamede Gülen Cemaati’nin yaptığı belirtilen Erzincan ve Erzurum kumpas davalarındaki kilit isimler Ahmet Demir, Abdülvehap Güllü’nün 23 Şubat günü tahliye edildiklerini, EFE kod adlı Bayram Bozkurt’un duruşma günü dışında, ara celse yapılarak dinlenmesinin akabinde tahliye edilmesinin de koruma uygulaması olduğu için durumu dilekçeyle HSYK’ye yansıttıklarını açıklamıştır.
Kazan’ın basın toplantısından sonra şu soru akla gelmektedir:
-Acaba Türkiye’de terörle mücadele kisvesi altında kimileri korunuyor mu?
Bu soruyu soranlar bir, üç, beş değil, birçok kişi ve kurumdur.
Bütün bu gerçeklerin ışığında, Başbakan’ın 16 Nisan’dan sonra, terör bitecek iddiaları inandırıcı gelmediği gibi, kuşku içeren birçok soruyu da gündeme getiriyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları