Aydın Engin

Ya ‘Evet’ çıkarsa... Ya ‘Hayır’ çıkarsa...

15 Mart 2017 Çarşamba

Referandum öncesinde toplumun örgütlü kesimleri (trol ordusunu da katarsak sanırım en örgütlü kesim: AKP) elinden geldiğince çalışıyor.
Bizim mahallede kimilerinin çalışkanlığı hâlâ klavye ile sınırlı. Facebook, Twitter vb. Yani bir tür “kendimiz çalıp kendimiz söylüyoruz” durumu.
Kimilerinin kitle ile sıcak temastan anladığı Tünel - Galatasaray -Taksim hattında çalışmak. O belki klavyeye göre biraz daha etkili. Ancak İstanbul’u örnek alırsak, Eminönü Meydanı’nda, Zeytinburnu’nda, Kartal’da, Bağcılar’da, Sultanbeyli’de, Kâğıthane’de, Esenler’de AKP çadırları sıram sıram da bizim mahalleden pek ses soluk yok.
Ancak yine de...
Yine de Kürt oylarında önemli bir sapma olmayacağı, buna karşılık Bahçeli- Erdoğan ikilisinin milliyetçi oylar üstüne yaptıkları hesapta ise şaşılacak boyutta bir sapma olduğu anlaşılıyor.
Görünen o ki 16 Nisan akşamı “Hayır” çıkması en az “Evet” kadar güçlü bir olasılık.
Ama çantada keklik de değil.
Yani umutlanmayalım, çalışalım...

***

Peki sohbetlerimiz, hele hele tartışmalarımız “Evet mi çıkacak, hayır mı” kısırlığına hapsedilebilir mi? Hapsedilmeli mi?
Dönün yazının başlığına bir kez daha göz atın: Ya evet çıkarsa... Ya ‘Hayır’ çıkarsa...
Her iki seçenekte de bu ülkenin, bu ülkedeki kör topal da olsa, eksikli kusurlu da olsa, kesintili kısıtlı da olsa yürüyen parlamenter demokrasinin ve demokrasiyi geliştirmek, derinleştirmek isteyenlerin başına neler geleceğini (gelebileceğini değil geleceğini. Çünkü görünen köy kılavuz istemez) hesaplamak, o zaman yapılacak yurttaşlık ve demokratlık ödevlerini şimdiden tartışmak gerek.
Bir başka deyişle 17 Nisan sabahına bugünden hazır olmak gerek.

***

16 Nisan akşamı “Evet” çıkarsa...
Milletim böyle istiyor, öyleyse...” diye başlayan, demokrasi kültüründen nasipsiz cümleler eşliğinde bu ülkede özgürlüklerin, aklınıza gelebilecek her türlü özgürlüğün nasıl acımasızca budanacağı ve tüm demokratik ve hukuksal kazanımların ortaçağ değerleri ile takas edileceği bir dönemin başlayacağını öngörmek için siyasal deha ve keskin bir analiz yetisi gerekmiyor değil mi?
Peki 16 Nisan akşamı “Hayır” çıkarsa...
Referandumda “Hayır” diyeceklerin şimdiden hain, terörist ve düşman ilan edildiğine bakıp “Hayır”ın ağır bastığı bir referanduma AKP elebaşılarının “Millet böyle istedi. Demokrasidir. Saygılıyız” diyeceklerini umacak kadar saftirik değiliz değil mi?
100 yıllık düşlerini gerçekleştirip devletin dizginlerini ele geçiren siyasal İslamın “Hayır” çıkan bir referandum sonucuna boyun eğeceğini, anayasal ve hukuksal sınırların gerisine çekileceğini; zora, zorbalığa başvurmayacağını umacak kadar avanak değiliz değil mi?

***

Ya evet çıkarsa... Ya ‘Hayır’ çıkarsa...
Her iki seçenekte de ülkemizi ve bizi zor, çok zor ve zorlu günler bekliyor.
Özgürlükleri, demokrasiyi savunmak, korumak, yaşatmak ve derinleştirmek için bedel ödemeyi göze almış yurttaşlar olmaktan öte çare de yok, umut da yok.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları