Hikmet Çetinkaya

Özgürlüğün sesi...

18 Mart 2017 Cumartesi

Gerçeği aramak, özgürlüğün sesi olmak Cumhuriyet’in kılcal damarlarında vardır...
Gerçeği arayışın hangi mekanizmalar aracılığıyla hayata geçirileceği, ülkenin tarihsel koşullarıyla ilgili olduğu kadar toplumsal istemlerle ve bu istemlerin siyasi iradeyi zorlayıcılığıyla da yakından ilgilidir...
Cumhuriyet, bu düşünceyle yola çıkıp üç haftadır çarşamba günleri verdiği Akademi ekini yayımlama kararı almıştır.
Ekin başında bir bilim insanı olan Özgür Gökmen bulunuyor...
Bugün Akademi ekinden ve kimi bilim insanlarının yazdığı yazılardan söz edeceğim.
Tarihsel gerçeklerin sayfalarında, gerçekleri, yaşananları, bir çırpıda kapının önüne konan bilim insanlarını, Şili, El Salvador, Peru gibi ülkelerden örnekleri sıralayacağım...
Hakların evrenselliğinden yola çıkıp, özgürlüğün sesini, düşüncelere kelepçe vurulamayacağını somut verilerle aktarmaya çalışacağım.
Hülya Dinçer’in üçüncü sayıda yazdığı geçmişle yüzleşmeyi, hakikat hakkını, Arjantinde askeri cuntanın yıkılışının ardından 1983’te kurulan “Kayıplar Hakkında Ulusal Komisyon”, Şili’de Pinochet rejimi suçlarını araştırmak için 1990 yılında kurulan “Ulusal Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu”, Salvador’da kurulan aynı amaçlı komisyonlara uzanacağım.

***

Elbet yerim sınırlı...
Güney Amerika’daki tüm ülkeler, anayasal hakların nasıl askıya alındığını, baskıcı rejimlerde neler olup bittiğini dibine değin yaşadılar.
Şöyle bir soru aklınıza gelebilir bu arada:
İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor?
Geçmişin öyküsünü bilsek de soruya hemen yanıt veremeyiz; ama dünyamızın karşı karşıya bulunduğu sorunların dökümünü yapmak elimizde.
Onlara bakarak ufkumuz aydınlanabilir; özgürlüğün sesi, soluğu olabiliriz.
Çağdaş uygarlığın temelini oluşturan laikliğin Batı’daki ve Türkiye’deki gelişim sürecini derinlemesine inceleyen, temel hak ve özgürlükler kavramını irdeleyen yazılar bulacaksınız zaman zaman Akademi ekinde.
Yine sınıf, bilinç ve kültür konularını kapsayan ilginç yazılar okuyacaksınız...
Demokrasi, hızlı bir yayılış içinde dünyada; onunla yarışan başka bir yönetim biçimi de yok; tek referans o.
Bizimse 60 yılı aşkın gündemimizde onun kavgası var.

***

Batı’da anlaşıldığı biçimiyle demokrasinin temel öğesi, bireye duyulan saygı, insana olan inançtır.
İnsan, Batılı toplumda, cemaatten, gruptan önce gelir; insan cemaatin üyesidir ama ona ait değildir.
Toplum, sosyal yaşamın ahengine gerekli olandan daha fazlasını isteyemez insandan. İnsana böylesine bir bakış, bize bugün doğal gelse de, Batı’daki tarihsel gelişmenin farklılığının ürünüdür.
Cumhuriyet’in Akademi ekinin amacı bu farklılığın ürününü öne çıkarmaktır...
Bu bireycilikten önce şu fikir doğar: İnsanlar, saygınlık bakımından birbirine eşittirler.
Sonra da şu fikir: İnsanlar özgür olmalıdırlar, pek nadir istisnaların dışında, kolektif çıkarın baskılarını haklı gösterebilecek yeterli nedenler yoktur.
Batılı siyasal sistemlerin anahtar kelimeleri şu ikisidir: İnsan haklarına saygı ve çoğulculuk...

***

Bireyciliğin siyasal anlatımı olan bu iki kavram, Batılı toplumların temelidir ve etle tırnak gibi birbirlerine bağlıdırlar.
İnsan haklarına saygı, başta yaşam hakkı ve fikir özgürlüğü olmak üzere, anayasalarla, açık ve seçik hukuksal güvencelerle korunurlar: Anayasalar özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, hak ve özgürlüklerin listeleriyle yetinmiyor, onları her türlü ihlale karşı koruyup gözetiyorlar.
Kanunlar da onlara uygun olmak zorunda...
Örneğin İnsan Hakları Mahkemesi gibi uluslararası kuruluşların bekçiliğine kavuşmuşlardır...
Cumhuriyet’in Akademi eki bu yüzden özgürlüğün sesi soluğu olacaktır. Her çarşamba Cumhuriyet’le birlikte...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları