Aydın Engin

Bugün Cumhuriyet 1000 sayfa (çıksa)

03 Nisan 2017 Pazartesi

Günlerden bir gün “dışarı”daki Cumhuriyet tayfası “Abi bugün sen ne dersen o olacak” dese, paramız çıkışsa ve o gün Cumhuriyet 1000 (evet: Bin) sayfa çıksa, ben “Çekilin, bugün Cumhuriyet’i tek başıma ben çıkaracağım” desem...
Ne olur dersiniz?
Önce “1000 sayfa yetmeyecek; 1200, o da yetmezse 1500 sayfa çıksak mı” diye sorardım.
Sonra oturur, önce bizim “içeride”kilere, hep başkaları yazacak, ben de burnumu çekecek değilim ya, bu kez kendim uzuuuun bir “İçeriye mektuplar” döşenirdim.
Akın Atalay’dan başlarım. “Olmazı nasıl olur kıldığını, paranın yetmezini nasıl yeter kıldığını, Cumhuriyet’in nasıl her gün çıkabildiğini, dolara endeksli kâğıdı, mürekkebi nasıl bulup buluşturduğunu, rotatifin dönmesini nasıl hiç aksatmadığını, maaşların nasıl olup da hiç aksamadan ödendiğini sen içeri girince anladım. Seni ortaçağ büyücüsü Merlin ilan ediyorum. Bundan böyle adın Merlin olacak” diye yazardım.
Sonra Murat Sabuncu’nun terli, tuzlu alnından öpüp, “Önerdiğin manşetlere itiraz etmenin tadını unuttum. Oysa çatı kattaki yazıişleri masasında yerini alsan; hep kıskandığım haber refleksinle bir başlık önersen ve ben yine ‘Ulan bunu niye o düşündü de ben düşünemedim’ diye kıskançlıktan çatlayıp sudan gerekçeler uydurup itiraz etsem; sen ısrar etsen. Bu keyifli itiş kakışımız sürse gitse...” diye yazardım.
Sonra...
Sonrasını 1000 sayfa çıktığımız gün okursunuz. Ada komşum Turhan Günay’dan başlayıp, Politika gazetesinden beri yol arkadaşım Önder Çelik’i; “odadaşımHakan Kara’yı; “Mıstık” demedikçe kimsenin tanıyamadığı Mustafa Kemal Güngör’i; sadece İspanyolca konuşup anlaşabildiğim Bülent Utku’yu; “Devrim”den sonra dışişleri bakanı yapmaya karar verdiğim Kadri Gürsel’i; önceleri “yoldaş”, şimdi de “kapı yoldaşı” olduğum Güray Öz’ü; “Bebeğim senden akıllıymış. Yeni fark ettim” diye kılçık atmak için can attığım Musa Kart’ı; başımın püsküllü belası Ahmet Şık’ı sıraya dizerdim. Hepsine uzun uzun sataşır, şakalaşır, kurdumu dökerdim.
Böylece 1000 sayfalık Cumhuriyet’in ilk 70-80 sayfasını tamam ederdim.
Ardından...
Ardından masamın üstünde kocaman bir yığına dönüşmüş “Mapushane mektupları”nı tek tek önüme alır ve başlardım:
Kırklareli’nin vicdanı, asansör tamircisi, 60’a merdiven dayamış Necmi Uçar’ı önce tutuklayıp sonra hakkında kanıt toplamaya çabalayan adliye (adalet değil adliye) aygıtının sefaletini ve rezaletini uzun uzun sergilerdim...
İzmir Aliağa’daki Şakran Kadın Hapishanesi’nden yazan Sevgi Saymaz’ın sesini sizlere iletmeye çalışırdım. “İstediğimiz kitaplar artık bize verilmeyecek. Ailelerimizin yolladığı kitaplar artık bize verilmeyecek. Koli ile gönderilen kitaplar artık bize verilmeyecek. Başka bir hapishaneye sürgün gidersek yanımızdaki kitaplar artık bize verilmeyecek. Dini kitaplar ve ders kitapları dışında bize kitap verilmeyecek” diyen çığlığını yansıtır, cezaevi yönetimlerinin keyfi ve hukuk dışı uygulamalarını sizlere ulaştırırdım.
Kandıra F Tipi’nden yazan kıdemli sulh ceza yargıcı Kemal Karanfil’in hukuk dersi niteliğindeki dilekçesini size aktarırdım. AKP iktidarının tutuklama makinesi olarak icat edip yargı erkine eklemlediği “sulh ceza hâkimlikleri” denen hukuk ayıbını iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne göndermekten başka “suçu” olmayan yargıç Kemal Karanfil’in kendisini meslekten ihraç eden HSYK hakkında suç duyurusunda bulunduğu dilekçesini sizlerin de okumanızı sağlardım...
Yine Kandıra F Tipi Hapishanesin’den yazan Tülin Soyhan’ın sadece 2017 Şubatı’nda Kandıra Hapishanesi’ndeki tutuklu ya da hükümlülere uygulanan hak ihlallerini inanılmaz bir titizlikle derlediği uzun mektubu sizlerle paylaşırdım. Tam 38 hak ihlali. Ayrıntılı, kanıtlı, ad vererek, ayrıntı sunarak sergilenmiş ve sadece 28 günlük cüce Şubat’a sığdırılmış ağır hukuk suçu.
Van F tipi Hapishanesi’nden yazan Kadir...

***

Mümkün değil.
18 sayfalık Cumhuriyet’te bana ayrılan daracık alan çoktan bitti.
Hapishanelerden yükselen acılı, öfkeli ve haklı çığlıkların tümünü görebilmek, okuyabilmek için Cumhuriyet’in 1000, yetmezse (ki yetmeyecek) 1500 sayfa çıkacağı bir günü bekleyeceksiniz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları