Özgür Mumcu

Gülen’in tespih taneleri

05 Nisan 2017 Çarşamba

Cemaatle o kadar sene işbirliği yapınca, cemaat yargısının taktiklerini aynen uygulamak şaşırtıcı değil. Eskiden cemaatin savcılarının düzmece iddianameleri cemaatin yayın organlarına sızdırılırdı. Bugün ise iktidar yargısının iddianameleri iktidar yanlısı medya aracılığıyla servis ediliyor. Cumhuriyet gazetesi için savcıların sonunda zahmet edip hazırladıkları iddianameyi sağ olsunlar Sabah ve Takvim gazetesinden öğrendik.

Cumhuriyet’in avukatlarından önce iktidarın emir eri gazetelere bunun sunulması, bir yargı faaliyetinden çok, bir siyasi propaganda ile karşı karşıya olduğumuzun da ispatı.

İddianamenin tahmin edildiği üzere bomboş olduğu da haberlerin içeriğinden anlaşılıyor. “Atıl kurt” diye memleketin en köklü gazetesinin üzerine salınan iradesi ipotekliler işe yarar bir delil bulamamışlar. Ancak Cumhuriyet yönetici ve gazetecilerinden bir kısmının telefon rehberindekilerin bazılarının ByLock kullandığını öne çıkarabilmişler.

Suça gel suça. Gazeteciler toplumun her kesimiyle irtibat halindedir. Nefret ettikleri insanların dahi telefon numaralarını bulundururlar. Bazen bir haber hakkında görüşlerini almak bazen de bir haberle ilgili sıkıştırmak için gereklidir. Bunu servis haberi yapmayı gazetecilik zanneden kurşun askerlerin anlaması mümkün değil elbette.

Fakat mesele insanların telefon rehberlerinde ByLock kullanan kişilerin yer almasıysa buradan açık bir çağrıda bulunalım. İktidar yanlısı medyanın yönetici ve gazetecileri lütfen bizimle telefon rehberlerini paylaşsın. Bakalım telefonuna ByLock kurulu kaç kişiyle irtibatları var.

Hatta şu anda AKP milletvekili olan, iktidar gazetelerinde köşe yazarlığı yapan, Cumhurbaşkanı’na başdanışmanlık “hizmeti” verenlerden hangileri vaktiyle cemaat gazetelerinde köşe yazmış, cemaat yapım şirketleri aracılığıyla TRT’de ballı programlardan nemalanmış, Bank Asya’dan kredi çekmiş, onun da listesini çıkaralım.

Bir adım daha ileri gidelim ve sabah akşam 15 Temmuz üzerinden kendisine siyasi güç devşirmeye çalışan bu kişilerden, vaktiyle Fethullah Gülen’in cebinden aldıkları maaş ve telifleri 15 Temmuz’da ölenlerin ailelerine verip vermeyeceklerini de soralım. Nasıl yaşıyorlar kursaklarından geçen o cemaat lokmalarıyla?

Cemaat kontenjanından AKP milletvekili yapılanlardan da bahsedelim. Milli iradeyi kandırıp bir illegal çetenin mensuplarını AKP ambalajıyla Meclis’e gönderen siyasi iradeyi de sorgulayalım.

Cemaatten yargılanan savcı eliyle Cumhuriyet’e operasyon çektiren bu anlayış cemaatle mücadele edemez. Bu iktidarın cemaatle mücadelesi ancak kendi kuyruğunu yiyen bir yılanınkine benzer. AKP ve cemaat senelerce öylesine bir ilişkiye girmiştir ki çoğu parçaları birbirine kaynamıştır. Bu sebeple de cemaate karşı verildiği iddia edilen kavga, Cumhuriyet’i cemaatçilikle suçlamak gibi densiz bir sanrıya varmıştır.

Tahliye kararları veren hâkimlerin açığa alındığı, mahkeme kararlarına uyulmayan, hâkim ve savcıların iktidara biat etmezlerse ya hapse atıldığı ya da işlerinden olduğu bu ortamda adalet beklemek güç iş.

Ancak cemaat yargısı taktiklerine bel bağlamış, cemaatin kesesinden beslenmiş, Fethullah Gülen’in tespihinde çekile çekile pürüzsüzleşip kayganlaşmış tespih tanelerinden cemaat dersi alacak değiliz.

Cumhuriyet, cemaatçilikle suçlanacak değil, sizin cemaatçiliğinizi ortaya koyacak gazetedir. Bu hadsizliğin hukuki hesabı elbette bu siyasi ortam geçince sorulacaktır. O gün geldiğinde sanık sandalyelerinden kalkacak ve tanık sandalyelerine oturacak Cumhuriyet’in yönetici ve gazetecileri yalnız değildir. Hukuk yeniden hâkim olacak ve bu çekilen operasyonlar aydınlatılacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları