Hikmet Çetinkaya

İş Kazası Değil, Katliam!..

15 Mayıs 2014 Perşembe

Toprağın altında ölüm kalım mücadelesi; resmi açıklamalara göre 274 ölü...
Anaların, babaların çığlığı...
Ölü sayısı her an artabilir!
Umutlar yavaş yavaş acıya ve hüzne dönüşüyor, çığlıklar artıyor...
Kaç kişi mahsur kaldı madende?
Genç adam titreyerek konuşuyor:
“300-400 kişi kadar vardır...”
Elektrik mühendisleri, maden mühendisleri, sendika temsilcileri görüşlerini açıklıyor:
“Kurtulmaları çok zor!”
Yaşam, öyle bir varmış bir yokmuş diyen masal değildir.
Hayatın sayfalarında elbet ölüm vardır ama Soma Linyit Madenleri’nde yaşanan, cinayetin ötesinde bir katliamdır.
Ucuz emek gücü, özelleştirme, kayıt dışı işçi, kalitesiz teknik donanım...
Hepsi birden...
Linyit havzasında eğitimden geçmemiş, niteliksiz genç işçiler çalıştırıyor özel sektör.
Daha 20 gün önce CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, linyit madenlerinin özelleştirilmesinden sonra taşeronluk olayına dikkat çekmiş, ocaklarda güvenlik önlemi alınması için Meclis araştırması istemiş; CHP’li Özel’in bu teklifi AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedilmişti...
Bu arada verilen soru önergeleri de nedense hiç önemsenmemişti...
Kimi AKP’li bakanlar, madeni işleten holdingi öve öve bitiremiyorlar, 30 Mart seçimleri öncesi Soma’dan 2-3 bin işçi AKP mitinglerine götürülüyordu.

***

Türkiye’de iş cinayetleri durmuyor...
AVM inşaatlarında kurulan naylon çadırlarında yanarak ölen işçiler...
Yağmur sularının sele dönüşmesiyle minibüsün içinde boğulan tekstil emekçisi kadınlar...
Tuzla tersanelerinde hayatında deniz, gemi görmemiş, asgari ücretle çalışan, bile bile ölüme giden gençler...
73 yılda maden ocaklarında 3 bin insanımız öldü...
Soma’daki bir maden kazası değil, apaçık bir katliam ve cinayettir, bir kez daha yineleyeyim...
Hükümet, madenleri ihale yöntemiyle mutlaka yandaş holdinglere kiraya veriyor.
Peki, kiralayanlar ne yapıyor?
İş güvenliğini azaltarak “tasarruf” sağlıyorlar...
Soma Linyit Madenleri en korunaklı havzalardan biriydi geçmiş yıllarda...
Ben Soma, Zonguldak gibi yörelerimizdeki maden ocaklarını bilirim...
Bugün hangi madende özelleştirme yapıldıysa orada “güvenlik zafiyeti”nin olduğu bir gerçek...
Ne maden mühendislerinin ne de elektrik mühendislerinin yazdıkları raporlar dikkate alındı.
Eğitilmemiş gençler maden ocağında nasıl çalıştırılır?

***

En büyük maden faciasını 1992’de Kozlu’da yaşadık. Türkiye Taşkömürü İşletmesi’ne bağlı kömür ocağında grizu patlamasından 263 işçi hayatını yitirmişti.
Önceki gün yaşadığımız facia, sanırım Kozlu’dan daha büyük olacak...
Yazımı sonlandırırken Soma’da ve Kırkağaç’taki çığlıkları duyuyorum...
Hiçbir ölüm güzel değildir, bilim adamı kılığıyla ortada dolaşıp ahkâm kesenler...
Yaşamak varken!
Ne demek “Bedenleri yanmadı, güzel öldüler” diye televizyon kanallarında konuşmak!
Sağıma soluma bakıyorum, insanlara, çocuklara, ağlayanlara...
İçimde bir fırtına...
Yalnızlığın kelepçesi takılmış içime...
Oysa yaşamak sonsuz bir tatla yücelir, yürekli olmanın bir bedeli vardır...
Soma’ya gelince...
Bu bir cinayet, katliamdır!
Biliyorum, bir hafta sonra unutulacaktır bu yaşanan acı...
Katillerden hesap sorulmayacaktır!
Bu toplum, ülkeyi yönetenler, yakın tarihimizle yüzleşmekten hep korkmuşlardır, uyarıları dinlememişlerdir...
Ölenler yine toprağın altına gömülecek!
O ağlayan çocuklar büyüyecek, çoğu babaları gibi maden ocağında çalışacak...
Yeşille kırmızının, beyazla mavinin buluştuğu bir çizgide zamanın saati ayarlanırken bir kuş havalanacak zeytin ağaçlarının üzerinden...
Bir hüzün bulutu çökecek!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları