Feyzi Açıkalın

Vebali boynunuza

14 Nisan 2017 Cuma

Vebal Arapça bir kelime; günah demek. Çeşitli şekilde türetilerek anlamlandırılabiliyor. En ağırı, “vebali boynunuza” olanı. Bir işin günahını yüklenmek anlamına geliyor.
Referandum sonucunda, toplumun 200 yıldır süren laikleşme ve modernleşme yolunda bir kırılma olursa, bunun vebalini yüklemek istediklerim var.

Siyasi iktidarın çekirdeğini oluşturan yüzdelik guruba değil sözüm. Canı bir önceki otoriteden yandığı için, rövanşist duygularını tatmin edebileceği bir yeni siyasi yapılanmada kendisine şans verilenlere de değil. Bir güçlü liderlik etrafında kişilik bulup, hiç olmazsa bulunduğu çevrede baş olabilme niyetinde olanlara hiç değil…

İktidara karşı olduğu halde, ondan nemalandığı için, “Ama çalışıyorlar kardeşim” lafını araya sıkıştıranlara… Nakit paraya çevrilip kendisine getirilen sermayeyi, iktidarın nimetlerinden yararlanarak çalıştıran şehrin yeni zenginlerine… Görgüsüzce bir yaşam sonrasında batarak, iktidarın eteğine diz çöküp yeniden yaşam bulanlara da sözüm yok…

Yakınları devlet kurumlarında çalışanlara… Devletten sosyal yardım adı altında ulufe alanlara… Sağlıkta devrim adı altında sıradan hizmet aldığı halde şükran duygusu içinde olanlara hiç değil…
Sözüm biraz daha sınırlanmış çevreye… Misal, yerel siyasetin figürlerini sürekli parlatarak, onlar olmaksızın şehre yatırım gelemeyeceği konusunda yaygın ve sürekli propaganda yapanlara… Yerel odaklarca bir “vazgeçilemez” olarak pompalanan siyasi güce tapınmaktan, onu yüceltmekten başka alternatifi olmadığını zanneden şehrin muhalefetine…

En çok turizmciye; korkak, dahası, en büyük zararı siyasi iktidarın Batı dünyasına açtığı savaş yüzünden görecek olduğu halde, hiç utanmadan onun isteği doğrultusunda olumlu mesajlar verme gayretkeşliğinde olanlara… Esnafa umut dağıtıp, onu gereksiz yatırımlara sürükleyenlere…
İktidarın referandum ofislerine gidip, kaldırım üstünde çay içerek, “ne olur ne olmaz!” adına görünen şehrin korkak egemenlerine; ikili oynayanlara… Referandum sonrasındaki siyasi şekillenmelerde kendine yer açmak için, sağ gösterip sol vuracağını hissettirmeye çalışan siyasilere…
“Kararsızım” diyerek aslında son dakikada gidip onay vermeye niyetli olanlara… “Ne yaparsan yap, alırlar” görüşünü dillendirerek olumsuz algı yaratanlara… Ekonominin nereye gittiğini en iyi bilmesi gereken banka müdiresine!

Asgari ücretle yanında çalıştığı diş hekiminin, fazladan yemeğini yapıp çocuğuna bakarak, sömürüldüğü anlayıp yakındığı halde siyasi iktidardan yana olan asistana… Çarşının ortasındaki lokantasının kırk yıllık müşterisinin azalışından şikayetçi olup, “Muhalefet mi var oy verecek?” yersiz ve densiz söylemi gereğince oy vermeye gitmeyeceğini belirten esnafa…

Hayır ya da evet konusunda ikna edilmeyi bekleyen(!) ama aldığı kredi ile düğün hazırlığında olan milliyetçi arkadaşıma; referandum sonrasındaki kaos sonucu işinin azalacağı endişesiyle, “Dua et hayır çıksın!” diyen solcu kardeşime; “Artık olsa da kurtulsak” havasındaki arkadaşıma…
Vebaliniz boynuna diyorum… Siz de bana gelenek olduğu gibi, “celle şanuhu” diyerek yanıt verebilirsiniz. “Tanrının büyüklüğü artsın” anlamına gelen Arapça deyimi kullanarak…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ah şu çöl tozları 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları