Arif Kızılyalın

Hayır fotoğrafının sırrı ve çArşı yalanı

22 Nisan 2017 Cumartesi

Beşiktaş’ın Avrupa macerası taraflı-tarafsız hemen herkesi üzecek, dramatik bir sonla noktalandı. Penaltılarla kaybetmek, hem de ayağına bilmem kaç kez fırsat gelmişken elenmek sadece Beşiktaşlılara değil, her futbolsevere, “Yazık..” dedirtti...
Penaltılar böyledir; biri atar, biri atamaz. Gerçi Şenol Güneş’in ilk 5 penaltıcısının hatta sonradan oyuna giren Tolgay’ın adrese giden vuruşları belli ki önceden çalışılmıştı. Ama bu maçın 7. ve 8. penaltılara kalacağı, düşeceği düşünülmemiş olsa gerek, sıra sol stoper Tosic ve sağ stoper Mitrovic’e gelince, plan bozuldu. Stockholm’deki final uçup gitti... Yine de tüm Beşiktaş camiasına, taraftara, maç öncesi Kara Kartal’ın arkasında duran spor basınına teşekkür etmek gerek...
Elbette herkese değil... Bir kesim var ki tarihi önem taşıyan Lyon maçı öncesi, Beşiktaş ve çArşı grubu üzerinden ‘karalama’ kampanyası başlattı. Aralarında, bir Büyükşehir Belediye Başkanı ile ‘şakşakçı’ gazetecilerin bulunduğu komplo heyeti, sosyal medyada bir senaryo yazıp, Soros’un çArşı grubu üyelerine para dağıttığını, maç sırasında statta, sonrasında ise Taksim’de büyük bir eylem planlandığını önü sürdüler...
Öncelikle Vodafone Arena’daki 40 bin koltuğun 33 bini kombine olarak uzun süreli kiralanmış durumda. Geride kalan biletler de TC numaraları ile taraftara satılıyor; herkesin adı sanı belli! Kimse bu kadar göz önündeyken eylem falan yapmaz, yapamaz! Ayrıca, Lyon maçına gelen taraftarın amacı bellidir; sportif seyir ve futbol zaferi...
Bu senaryoyu hangi ruh halindeyken ürettiler bilemiyorum, ama hem onurlu bir duruş sergileyen çArşı’ya, hem de Beşiktaş camiasına büyük ayıp ettiler.

***

Yazı, sosyal medya ve örgün medyadaki şakşakçılar üzerine kurulmuşken yine bilgi sahibi olmadan fikir üreten bazı cin fikirlilere de değinmeden geçmeyelim.
CHP’nin, referandum öncesinde bir reklam kampanyası vardı; büyük ses getirdi. “Geleceğim için hayır” yazılı broşürde de sevimli, örgü saçlı bir kız çocuğunun fotoğrafı kullanılmıştı görsel olarak. Bu minik kızın kimliği üzerine bilen bilmeyen herkes yorum yaptı, ağır eleştirilere gidildi!
Neymiş, nasıl yabancı bir çocuk kullanılırmış, kandırmacaymış, falanmış, filanmış!
Önce işin aslını anlatmakta fayda var. CHP’liler referandum için hazırlanacak broşürde, AKP ve MHP’nin yaptığı gibi kendi liderlerinin fotoğraflarını kullanmak istemezler ve sevimli bir kız çocuğunun fotoğrafı üzerinde karar kılarlar. Ardından da reklam şirketi aracılığı ile yurtdışında faaliyet gösteren global bir fotoğraf ajansından, söz konusu kız çocuğunun resmi telif ücreti karşılığı satın alınır. Olay bu kadar açık ve net.
Şimdi, ülkede bunca minik ve sevimli çocuk dururken CHP niçin, ‘referandum yüzünü’ yurtdışından seçti diye sorabilirsiniz! Sorunun yanıtı henüz resmen verilmedi, ama ben bir örnekle konuyu açıklayayım:
Referanduma 15 gün kala CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da Spor Dünyası ile bir araya gelmek istedi. 18 Süper Lig kulübü temsilcileri, TFF, taban birlikleri, tüm branşların yöneticileri davetliydi. Elbette, ülkede ‘korku iklimi’ yaşandığı için 4 büyüklerden ikisinin mevcut, diğer ikisinin de eski yöneticileri, sohbete katıldı. ‘Geleceğim’ diyenlerin yarısı ya aynı gün ülke dışına çıkmıştı ya da halası, dayısı hastanelik olmuştu. Yine de Türk voleyboluna çağ atlattıran dev bir kuruluşun üst düzey yöneticisi, eski milli voleybolcular, basketbolcular, hakemler, teknik adamlar ve futbolcularla İstanbul’daki 1600 amatör kulübün 500’ünün temsilcisi sohbette yer aldı. 11 yaşında Almira isimli bir minik kareteci kız da müsabaka kıyafetini giyip, babasıyla Kılıçdaroğlu’nu izlemeye gelmişti. Toplantının sonunda Almira, Avrupa Şampiyonası’nda kazandığı madalyalardan birini Kılıçdaroğlu’na hediye etmek istedi. Çok sevinmişti CHP lideri minik sporcunun bu jesti karşısında.. Ancak partinin ağır toplarından eski Spor Bakanı Erdoğan Toprak ile İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat’ın çekinceleri vardı; “Şampiyon evladımızın jesti gözlerimiz yaşarttı, ama kızımız bu anlamlı hediyeyi Kemal Bey’e canlı yayında, kameraların önünde verirse, mazallah spor hayatını bitirirler çocuğun” dediler masalarında. Podyumdaki Kemal Bey de aynı şeyi düşünmüş olsa gerek, Almira’yı yanaklarıdan öptü, madalyayı aldı, minik şampiyona bir buket çiçek hediye etti, ama gazetecilere görüntü vermedi.
Çünkü o ufaklığın resmi, ertesi gün gazetelere çıksa, inanın bir daha milli formayı dürbünün tersi ile görürdü, kraldan çok kralcıların yaşadığı Yeni Türkiye’de...
Bu iki olay galiba ülkedeki gerçekleri ve yaratılan algıyı çok güzel örnekliyor ama doğrular işimize gelmiyor ne yazık ki!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 Nisan! 24 Nisan 2024
Yeni TFF Başkanı! 20 Nisan 2024
Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları