Kılıçdaroğlu başkanlığa aday olmayacak... 1.5 yıl sonraki yerel seçimlerin önemi üzerine...

07 Mayıs 2017 Pazar

Şu sıralarda Hayır Cephesi ve 2018 ve 2019 tarihlerinde yapılacak seçimler konusunun tartışmaya girmesinden daha doğal bir şey olamaz. Bu konu giderek kristalleşiyor gibi. Meral Akşener’in de Hayırcı cepheyi Hayır Partisi diye nitelendirmesi ve bütünleşik hareketine vurgu yapması da önemliydi.
Perşembe akşamki toplantıda Kılıçdaroğlu bu konuda net ifadeler kullandı ve tüm Hayır cephesinin unsurlarıyla, partileriyle, kanaat liderleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, dernekleriyle görüşme halinde olacaklarını, bu birliği gücendirecek bir politika izlemeyeceklerini vurguladı. “Partili bir başkan adayına karşıyız” dedi.
Bu bence “ben de başkanlığa aday olmayacağım” anlamına geliyordu.
 
‘Kanunsuzluğa meşruiyet yok’
“Referandumda kullandığımız tüm halkı kucaklayıcı dili sürdüreceğiz” diyen Kılıçdaroğlu, “Bizim sorumluluğumuz asıl şimdi başlıyor. Direneceğiz. Asla bu anayasa değişikliğine, tam kanunsuzluk haline meşruiyet kazandırmayacağız” dedi.
Şimdilik Hayır kitlesiyle birlikte hareket etme konusunda CHP yönetiminde bir sorun gözükmüyor. “Hayır cephesinin adayının da, saptadığımız demokratik bir ülke ve reformlar için çalışacağına millet önünde namus sözü verecek.” Bu şüphesiz ki yakın gelecek için büyük umutların inşası için önemli.
Tabii, tam kanunsuzluğa karşı nasıl direnecekleri konusunu kitleler görmek isteyecektir.
 
YSK ve çete konusu
YSK’yi “çete” olarak nitelendirmesinden, “dava açarız” tehditlerine rağmen, geri adım atmadı. “Türk Dil Sözlüğü’nü açsınlar, çete maddesinin karşısında neler yazdığını okusunlar, kanun maddelerine aykırı hareket edenleri tanımlıyor. Evet, karşımızda açıkça YSK’yi bağlayan iki maddeyi uygulamayarak çete gibi hareket ettiler...” dedi. Dün de YSK’nin 10 üyesi hakkında soruşturma açılmasını istediler.
Yasalara uymamak, bu iktidar döneminin olağan uygulaması haline dönüşüyor. Bu tepeden tırnağa bir kolektif suç uygulamasını gündeme getiriyor. CHP bu konuyu daha ciddi gündeme getirmeli.
Şüphesiz iktidar çok yönlü bir zorluk içinde. Ekonomide çok zorlanacak. Keyfi uygulamaların yol açacağı sorunlar konusunda çok zorlanacak. Emekçilerin kıdem tazminatlarından tutun maddi baskı altına sokulmasından çok zorlanacak.
 
İktidar ve belediyeler
Parti yönetimine el koymasıyla birlikte, Saray, tüm parti örgütünü ve ayrıca iktidarın halkla temasında birinci derecede rol oynayan belediyelere yeniden sıkı bir çekidüzen verme isteğini net dile getirdi.
Özellikle büyük kentleri kaybetmeyi asla göze alamaz ve bu amaçla ne gerekiyorsa yapacaklarını öngörmek zor değil.
Çünkü büyük kent belediyelerini kaybetmek demek, iktidarın, hem kendini hem yandaşlarını beslediği para musluklarını kaybetmesi demek olur. Bu dağıtacakları maddi varlıklarının zora girmesi anlamına gelir ve halkla ilişkileri zayıflar.
Ayrıca önemli belediyeleri kaybederlerse, genel seçimleri de şüphesiz zora sokacaklardır.
Biz tartışmayı “başkanlık seçimleri”nden açtık...
 
1.5 yıl kalmadı seçimlere
Ama şimdi çok daha önemli olan ve başkanlık seçimlerinden daha önce, 2018 Ekim’inde yapılması beklenen belediye başkanlıkları seçimi gündeme giriyor.
Yani 1 yıl 5 ay sonra hayati önemde seçim var.
Muhalefet buna yönelik politikalar, öncelikler geliştirmeli.
Çünkü bu seçimler, sonraki seçimlerin yazgısı konusunda haberci olacak.
Temel soru: Hayır bloku, İstanbul, Ankara, İzmir dahil kazandığı büyükşehirleri nasıl elinde tutacak...
Bu seçimlerin, sonraki seçimlerin bir provası niteliği taşıyacağını unutmayalım.
Ve Hayır cephesi bu amaçla nasıl büyüyüp genişleyecek?
Yine halkın çeşitli kesimlerinin somut sorunları temelinde sıkı bir mücadele zamanı duruyor muhalefetin önünde...
Tabii, Saray’ın da iktidarlarını kaptırmamak mücadelesi!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları