Atatürk’e küfretmek ve bir efsanenin keşfi - geri dönüşü

11 Mayıs 2017 Perşembe

“Derin Tarih” adındaki ucubeyi, “post gerçeklik”, yani hayatı, tarihi, olayları bir yalan geçmiş kurmak ve buna uygun sahte bir gelecek inşa etmek için yarattılar. Bu proje aslında iktidarın “Yeni Türkiye” projesinin bir parçası olarak hayata geçirildi. Türkiye Cumhuriyeti’ne reddiye, yaşananları inkâr ve gerçeklerin yerine yalanı geçirmek.
Ayyaşlar kantarın topuzunu kaçırıp, bu kez Atatürk’e alçakça saldırı dozunu, vicdanların asla kabul etmeyeceği bir yoğunluğa ulaştırınca kıyamet koydu. “Nasıl böyle utanmazca rezil şeyler söylersin” noktasına vardı milletin bir kısmı.
Aslında Atatürk’ü aşağılayarak yok etme projesi ile Cumhuriyeti “bir reklam arası” görenlerin, “Ulusal devlet bitti, biz Genç -Yeni Osmanlıyız” anlayışlarının birbirinden farkı yoktur. Bunların hepsi, aynı ideolojik hamur içinde yoğrulmuşlar.
Mesele, bu inkârcı ve utanmazlardan bazılarının “Fethullahçı geçmişe” sahip olması değil. Bir zamanların iktidar ortaklarının ortak noktaları, geçmişi kötüleyerek silip, tarihi kendilerinden itibaren başlatmaktı.
Ne safsata! Ne zırvalık! Ne olmayacak iş!
Tarihi yok edebileceğini sanan ne boş beyinler!
Diyelim kâğıt üzerinde sildin, peki bu ülkenin yaşayan insanlarını ne yapacaksın?

‘Onlar Osmanlı paşasıydı’
Doğan Kuban dün aradı ve dedi ki: “Bunlar Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirenlerin hepsinin Osmanlı paşası, subayı, ordusunun bir parçası olduğunu bile idrakten yoksunlar, onlar Osmanlı milleti ile birlikte bu vatanı kurtardılar ve zaten yok olan, çöken, biten, dağılan, ülkesi parçalanan ve işgal edilen Anadolu’da Cumhuriyet kurdular...”
Bu toplumda Atatürk’e küfretmenin, Cumhuriyeti yok saymanın, kötülemenin maddi bir karşılığı yaratıldı: Bol para, unvan, kirli ekranlar ve kirli de olsa şan ve şöhret. Ve bir kesimce adam yerine konup alkışlanmak.
Bunca kötülemenin müthiş bir karşı tepkisini yarattılar: Atatürk, Cumhuriyet ve değerleri yeniden keşfedildi, milyonlar tarafından.
Sel gibi Anıtkabir’e akıyorlar...
Sel gibi Anıtkabir’den akıyorlar...
Unutulan bir efsane diriltildi, bulunup ortaya çıkartıldı.
Bu ülke kurulmasaydı, o büyük dahi Kurucu olarak ortaya çıkmasaydı, bugünkü inkârcıların doğabilecekleri, var olabilecekleri bir yer de olmazdı.
Bunu bile kavrayabilecekleri bir beyinleri olduğunu da sanmıyorum.

***

Beyaz Saray’da ne konuşacaklar?
Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinden hemen önce, Trump’ın PKK’nin Suriye kolunu tanklarla füzelerle donatma kararı sürpriz mi oldu? Hayır. Adamlar zaten bunu karara bağlamışlardı ve ilan ettiler.
ABD’nin bu kararının ana nedeni şüphesiz ki Suriye topraklarında ilk başta bir Kürt özerk bölgesi oluşturmak ve Suriye’yi fiilen bölmektir.
Ankara’nın baştan beri, Esad düşmanlığına ve Suriye’de etki - egemenlik bölgesi yaratmaya yönelik yanlış politikasının vardığı noktadır bu.
Merak ettiğim şu: Beyaz Saray’da ne konuşacaklar?
Trump ile görüşmeyi baştan beri Ankara istiyordu.
Randevu alındı ve uçmaya az kala, küt diye kararı açıkladı Trump.
Ne konuşacaklar, merak etmiyor musunuz?
Belki Ankara, “Anlamı kalmadı, görüşmeyi iptal ediyorum” der...
Der mi?
“Eyyy Amerika...” nidaları bekler misiniz?

***

‘Eyyy Avrupa’ zokasını yutan balıklar
Ne demiştik? Referandum geçsin, “Eyyy Avrupa”nın yerini “Gel Avrupa kucaklaşalım” alacak. İktidar “normale” döndü. Avrupa’ya kükremesi, bu zokayı yutmaya hazır balıkların sandıklara akması amaçlıydı. Bu oldu. Ama olan bu zokayı yutanlara oluyor, çifte vatandaşlıkları tartışılıyor, gelecekleri için rahatlarını kaçıracak önlemler tartışılıyor. Artık bulurlar bir çözüm...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları