Hikmet Çetinkaya

Muta, Zinhar Zina Değildir!..

09 Kasım 2013 Cumartesi

Fetva yukarıdan gelmiş, durumdan vazife çıkarılmış, Denizli polisinin hazırladığı rapor servis edilmişti bazı medya kuruluşlarına.
Öğrenci evleri birden örgüt evleri oluvermişti...
Laik demokratik hukuk devleti dediğin de bu değil miydi zaten?
Sayın bakan ilk açıklamasını patlatmıştı bile:
“Bu evlerde öğrenciler bomba falan yapıyorlar!”
Buna kimse inanmadı...
AKP’li milletvekilleri bile!
Ardından tepkiler çoğaldı...
AKP milletvekilleri sessizliğini korudu, bir babayiğit çıkıp haykıramadı:
“Bu yol bizi çıkmaz sokağa götürür!”
Başbakan Erdoğan’ın “meşru hayat, gayri meşru hayat” tümcesi hep anımsanacak.
Gündem değiştirme ustası bu kez tufaya geldi...
Erdoğan’ın öğrenci evlerine yönelik sözlerine muhafazakâr çevrelerden de tepki geldi.
Yandaşlar bile ne yapacağını şaşırdı...
Yazılarında ve televizyonlarda bir o yana bir bu yana savruldu hepsi.
Tamam ama... Özel hayat ama... Terör var ama!..
Bir zamanlar tartışıyorduk Türkiye nasıl bir ülke olacak, diye...
Yön belli artık!
Baskıcı bir dinci faşizme doğru koşar adım gittiğimiz belli.

***

Erdoğan, yurtdışında yabancı gazetecilere “posta koyarken” El Kaide militanlarını taşıyan uçaklar Hatay Havaalanı’na iniyordu.
İktidar istediği kadar, El Kaide’nin Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiğini yalanlasın.
Önceki gün yazdıklarımın hepsi doğru çıktı, CNN görüntüleri yayımladı.
Bu arada Adana’da yakalanan mermiler, silahlar...
Peki, bunlar nereye gidiyordu...
Türkiye üzerinden Suriye’ye!
El Kaide’ye...
Sorunlar yumağı içindeydik.
Ortadoğu kaynıyor, Suriye, Irak alev alev yanıyordu...
ABD, AB ülkeleri bunun farkındaydı; Rusya, İran PYD’yle ilişkiye geçmişti.
Bağdat-Şam merkezli Sünni kökenli İslam devletine karşı ABD’yle pazarlığa başlamıştı.
Korku şuydu: “Suriye bu gidişle Afganistan’a dönüşebilir.”

***

Biz, bu olup bitenleri örtmek için, ilkel bir yola başvurmuş, kadın bedeni üzerinden ortaçağa özgün inanç sömürüsünü yeğliyorduk.
Türban ya da sıkmabaş kutlamalarının hemen ardından gündem değiştirme ustası yerel seçimlere aylar kala “meşru hayat, gayri meşru hayat” çıkışıyla oy peşine düşmüştü.
Siyasal İslamcı bir anlayış, kadın bedeni üzerinden eskisi gibi yol alacağını düşünmüştü.
Kimi din insanları, bu çıkışa karşı İhsan Eliaçık gibi açıktan tavır almıştı:
“Toplumun ahlakı açısından asıl tehlike öğrenci evlerinde değil muta nikâhlı evlerde yaşanıyor. Sözde dindar geçinen erkekler, sevgili tutmanın yolunu dini kılığa sokup, öyle yaşıyorlar...”
Böyle bir yaşam biçimi, bir aylık iki aylık sürelerde başta İran olmak üzere kimi İslam ülkelerinde vardı...
İş kadın bedeni üzerinden yürütülüyordu açık açık.
Bizim Başbakan acı ama gerçek, kendisini hem devlet, hem hükümdar, hem de din adamı olarak görüyordu.
Etik değerler kadın bedeni üzerinden inanç sömürüsüyle yapılmaz.
Tuzla Tershaneleri’nde, AVM inşaatlarında, ruhsatsız fabrikalarda cayır cayır yanan, yağmur sularına kapılarak ölen kadın-erkek işçilerimiz için ahlak mücadelesi yapılır.

***

Bırakın artık bu kafayı...
“Muta”nın zinhar, ahlaksızlık sayılmadığı bir ülkede sakın kadın bedeni üzerinden inanç sömürüsü yapmayın!
Size ne 18’ini doldurmuş çocukların özel hayatından...
İster sevgilisiyle yaşar, ister tek başına.
Sevişmek yasak, konuşmak yasak, düşünmek yasak!
Unutmayın bu yol çıkmaz sokak!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları