Festivalin İkinci Haftasından İzlenimler

14 Haziran 2017 Çarşamba

Festivalde geçen hafta izleyebildiğim konserler içinde üç piyanist, bir çellist ve bir orkestranın iki konseri vardı. J.S. Bach’ın Goldberg Çeşitlemeleri’ni İzlandalı piyanist Vikingur Olafsson’dan dinledik. Bu abidevi yapıtı 85 dakika boyunca hiç enerjisini düşürmeden, Bach çalmanın bütün inceliklerini gözeterek seslendirdi. Dinletinin sonunda sanki uzun soluklu bir film izlemiş ya da usta bir ressamın belli bir döneme ait tablolarını seyretmiş gibiydik. Olafsson’un yorumuyla bir kez daha büyük Bach’ın hayal gücü bizi sınırsız yaratıcılık dünyasına sürükledi.
St. Petersburg Rus Oda Filarmonisi şef Juri Gilbo’nun yönetiminde artarda iki konser verdi. Piyanist Hüseyin Sermet, Ravel’in sol-el konçertosunda harikalar yarattı. İzlenimci doku kadar caz müziğinin işlemelerini, bestecinin rengârenk paletini büyük bir ustalıkla işledi. Şef ve orkestrayla uyumu da çok başarılıydı. Ne de olsa bir zamanlar Uluslararası Ravel Yarışması’nda ilk üçe girmiş, CD’leriyle de Ravel ve çağının uzmanı olmuş bir piyanist.
Prokofiyef’in sol el konçertosunu ise çok iyi tanımıyoruz. Yunanlı piyanist Vassilis Varvaresos iyi bir teknik geliştirmiş, tuşlar üzerinde sağlam bir egemenlik kurmuştu, ama eser mi o kadar müzikal değildi, o mu yeterince müzikaliteyi önemsemedi, anlayamadık.
Piyanist Arın Karamürsel ile 1990’da yaptığımız bir TV söyleşisinde piyano edebiyatında sol elin işlevi ve sol el yapıtları üstüne konuşmuştuk. “Sağ elimiz sol ele nazaran daha kuvvetlidir, daha çok kullanılır. Piyanoda da bu böyle. Bestecilerin bir çoğu sol eli kuvvetlendirmek için egzersiz bestelemişlerdir, Chopin’in Etüdleri gibi. Piyanoda renkler aracılığı ile yorum elde edebilirsiniz. Legato dediğimiz bağlı çalma yoluyla, pedal kullanmadaki ustalıkla, tek ele de doğal bir şarkı söyletebilirsiniz. Örneğin, Scriabin’in sol el Noktürnü gibi. Ravel ve Prokofief gibi besteciler Birinci Dünya Savaşı’nda sağ kolunu kaybeden Avusturyalı piyanist Paul Wittgenstein’a sol el eserleri armağan etmişler. O konçertoları tek elle çalarken olayı bir bütün halinde düşünürsünüz, artık sağ el aklınıza gelmez. Orada yazılmış duate (parmak sayısı) ve bağlarla içinizden şarkı söylersiniz; bütün bir piyanonun sonoritesini duyarsınız.” (Bu vesileyle Arın Karamürsel’i de anmak istedim.)
Konser öncesinde Aydın Büke’nin sol el konçertoları üstüne yaptığı derli toplu konuşmada çok ilginç ayrıntılar öğrendik.
St. Petersburg Rus Oda Filarmonisi, şef Juri Gilbo yönetimindeki ikinci konserinde çellist Alexander Kniazev’e eşlik etti. Kniazev’in özgeçmişi oldukça donanımlı. Çok ünlü orkestra ve şeflerle çalmış, kayıtları hatırı sayılır şirketler tarafından piyasaya sunulmuş. Ama nedense Elgar’ın güzelim viyolonsel konçertosunda beklediğimiz ince işlemeleri bulamadık. Daha girişte eserin o derin anlatımını yakalayamadı. Notayla çalması, sayfaları çevirmenin verdiği tedirginlik, dinleyiciyle arasına setler koydu. Keşke İstanbul Festivali gibi 45. yılını kutlayan bu festivale önceden CD yaptığı, daha iyi bildiği bir konçertoyla gelseydi!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları