İktidar halk içinde saklı, ancak oradan sökülüp alınabilir...

04 Temmuz 2017 Salı

Adalet Yürüyüşü ile başka bir aşamaya geçildi... Kesin olan budur.
Hangi aşama diyorsanız tarif etmek gerekir: Faaliyetin esas olarak ve tamamen Halk içinde sürdürülmesi. Artık iktidar, Meclis’teki kukla ve sahne oyunlarında, oradaki söylevlerde, itişkakışlarda değil... Halk içinde, sokaklarda, caddelerde, kahvelerde, evlerde, adalet ve barış isteğinde, tarlada, fabrikada, irili ufaklı alanlarda...
Birileri sine-i millete dönüş diyordu ya. Bu genel lafı sevmem. Tarif edip kavramsallaştıracaksın.
Aslında Yürüyüş başladığında, iktidarın çağrısını anımsayın: hak arama yeri sokaklar değil Meclis’tir, gelin görüşelim. Bu, bir yalana çağrıydı. Sindirmek, Meclis’in dar odaları içine itmek, atışmak, sonra baskıyı, zorbalığı, adaletsizliği, hak ve özgürlükler gaspını alabildiğine sürdürmek.
CHP bunu yutmadı. Neden? Çünkü hedefe konmuştu, şimdi de CHP’yi teker teker avlama dönemine geçmişti iktidar. Dikta kurmanın duru durağı yoktur. 20 ay içinde 8 -10 - 20 milletvekilini içeri atıp üstelik şu veya bu terörle ilişkisi palavrasını mahkeme eliyle tasdik ettirmek, “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” anlayışını toplum içinde hızla yaymak demekti iktidar için.
Bu tabii en masumu.
İktidarbaşının elinden gelse Kılıçdaroğlu’nu SSK Genel Müdürlüğü’nden bile yargılayabilir. Her seçim saldırısında sepetteki tek koz bu değil mi?
Enis, CHP’nin “sarı öküzü” sayılırsa, çorap söküğü gibi gelirdi arkası.

Olağanüstü koşulların kahramanı
Dün sine-i milleti istemek anlamsız geliyor bugün. Dahası, referandumda yasal hırsızlık ortaya çıktıktan sonra CHP’den beklenen eylem bile bugün anlamsız kalıyor.
Demek ki olağanüstü alarmı – durumu yaratacak olay belki de buydu!
Liderler olağanüstü durumlarda ortaya çıkar, kabulünün bir örneğini yaşıyoruz.
Kılıçdaroğlu, 7 yıl sonradır ki, kendisinden beklenen büyük bir liderlik çıkışını yapıyor.
CHP Genel Başkanlığı’na seçildiğinde “Devrimci Kemal, yürü!” benzeri bir yazı yazdığımı anımsıyorum. CHP 25 puana geldi, sonrası yaprak kımıldamadı. Artık yeni bir heyecan gerektiğini düşünmeye başladık epeydir.
Fakat bir olay ve yeniden doğan bir Kılıçdaroğlu.

Fikrin olgunlaşması önemli
Yürüyüş’te verdiğimiz molada Bülent Tezcan ile sohbet ediyoruz. 5 yıl önce TÜYAP Kitap Fuarı’nda sohbet etmiştik ve FETÖ Yargısı + iktidarın büyük adaletsizliğine karşı adalet mitingleri üzerine konuştuğumuzu anımsatıyor. Tezcan, Adana’da Adalet mitinglerinin ilk denemesini yapmış, ama başarı sağlanamamıştı, böylece bu Adalet mitingleri gündemden kalkmıştı.
Demek bir fikrin tüm ülkeyi sarması için olgunlaşması gerekiyor.
Bugün 30 binler, 40 - 50 binler Adalet Yürüyüşü’ne katılıyor ve ülke çapında büyük destek alıyorsa, fikir ile eylem arasında büyük bir zamandaşlık, tam bir örtüşme söz konusu demektir.
Şu da var, eylemin türü de önemli oluyor. Salt büyük bir miting yerine, Ankara – İstanbul arası kıyamet gibi bir olay planlamanın dayanılmaz çekiciliğinden bahsedebiliriz.
Adaletsizliğin ağırlığı ile Yürüyüş’ün “ağırlığı” birbirini dengeliyor.
Ders: Demek yaşadığımız zorbalıkların karşısına, terazinin karşı kefesine, zorbalıklar boyutlarında “iş” koymak gerekir.

Liderliği sürdürmek çok daha önemli
Kılıçdaroğlu, güçlü bir liderlik çıkışı yaptı. Milyonu çok aşan bir mitingle bu çıkışı taçlandırmak gerekir. Bu tamam. Örgüt bakalım rüştünü ispatlayabilecek mi? İktidar miting alanına gidişleri engellemek için her şeyi yapacaktır.
Fakat daha önemlisi, önümüzdeki 20 ay boyunca, yaşadığımız olağanüstü koşullara uygun güçlü liderlik çıkışlarıyla bu süreci tamamlamalıdır Genel Başkan.
Yükü ağırlaştı. Ama başka bir seçeneği bulunmuyor. Bu yükü taşıyacak.
Bu, örgütün de yeniden yapılanması ve ayağa kalkması için büyük bir fırsat.
İktidar Meclis dışında, halkın elinde, onu oradan söküp almak zorundalar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları