Hikmet Çetinkaya

Sen Çok Yaşa Sultanım!..

06 Haziran 2014 Cuma

Yaşananlara bir bakın, uzun uzun düşünün, gerçekleri görün, boyun eğmeyin...
Dik durmak yakışır bir topluma!
Köle olmamak!
İnsanca yaşamak!
Dirençli olmak!
Türkiye, ümmet toplumundan ulus toplumuna 90 yıl önce geçti!
Az gittik uz gittik, bugünlere geldik...
Peki, bugünlerde neler oluyor?
Bakın dün Dünya Çevre Günü’ydü...
RTE yine ileri demokrasiden, özgürlüklerden konuşuyor, çevre bilincinden söz ediyordu...
İstanbul’un 20 yıl öncesini anlatırken şöyle diyordu:
“İstanbul’un her yeri çöple doluydu, susuzluk ve kirli hava soluyordu insanlar.”
Bugün ise Ankara ve İstanbul’un çiçek bahçesine dönüştüğünü anlatıyor, insanların kirli hava solumadığını üstüne basa basa söylüyordu.
Ne İzmir’den, Eskişehir’den, ne de Kadıköy, Bakırköy, Şişli, Beşiktaş, Maltepe, Kartal, Sarıyer’den bir şeyler söylüyordu...
Elbet dahası vardı...
“Çevre”yi sadece çöp toplamak olarak gören RTE; yağmalanan dağlarımızı, siyanürlü altını, kirlenen ırmaklarımızı, göllerimizi, yok olmaya başlayan kuş cennetlerini, artık ülkemizde kirli hava solumak istemedikleri için Türkiye’den kaçan kırlangıçları görmek istemiyordu...

***

İlkyazın habercisi kırlangıçlar Ege, Akdeniz kıyılarında bile azalmıştı...
Bergama Kozak Yaylası talan edilmiş, çamfıstığı ağaçları kesilmişti...
Kaz Dağları’nda 10 yıl sonra kimse kalmayacaktı... Çokuluslu altın avcıları Kaz Dağları’ndan Kaçkarlar’a; Erzincan Ilıç’tan Tunceli Ovacık’a dek insanları siyanürle zehirliyordu!
HES’ler kuşatmıştı Türkiye’yi...
Çevreciler ülkemizin dört bir yanında eylem yapıyor, yaşadığımız coğrafyanın giderek yok olduğunu anlatıyorlardı...
Tek tük çıkan haberler, medyanın, hükümetin duyarsızlığı...
Karaburun’da yine çevrecilerin çığlığı...
Bir haykırış: “Sesimiz duyuluyor mu?”
“Çokuluslu altın avcıları”na karşı çıkanlar, yıllar önce casusluk yaptıkları savıyla Ankara DGM’de yargılanmışlardı...
Onlar sonunda aklandılar ama altın avcıları; Bergama Ovacık, Kışladağı ve pek çok yörede işlerini tıkır tıkır yürütüyorlar.
Bugün onları gazetelerinin manşetlerine çekip “siyanürden öldüler” diyenler, dün onları gazetelerinde koruyorlardı...
Şimdilerde “paralel” ya da “haşhaşi” olarak suçladıkları siyanürcüleri 5-6 yıl önce yere göğe sığdıramayan havuzcuları hepimiz tanıyoruz...
Kimi AKP’den milletvekili seçildi, kimi havuz medyasında çalışıyor bugün...
Hem haşhaşiler, hem havuzcular!
Al birini vur diğerine...
Hepsi ama hepsi çevre katliamı yapanların sözcüleri, danışmanlarıydı.

***

Onun için hayata bir bakın...
Ümmet toplumundan ulus toplumuna 90 yıl önce geçtik ama 2014 yılında bize “biat kültürü”nü dayatıp bizi karanlık dehlizlere sokmak isteyenler var!
Onun için direnin, korkmayın, anayasal, demokratik haklarınızı kullanın...
Gerici-faşist iktidarlar bu ülkeyi “derin devlet” gücüyle yönetmekte ustalaşmışlardır.
Hep gözlerinizde kabaran bir deniz olmalı, gecelerin o görkemli yatağı!
Hem düşünmek, hem üretmek!
12 yılda 14 bin kişi iş kazalarında hayatını yitirdi...
Yeni bir yasa düzenlendi biliyorsunuz!
Soma katliamında ölenlerin ailelerine beş yıllık sigortalı olmaları ve 900 gün prim koşulu aranmadan maaş bağlanacak...
Onun için tek başınıza ölmeyin, toplu ölün...

***

Türkiye gerçekleri böyle işte...
İnsan ve ağaç katliamı!
Adres neresi?
Yoksa hâlâ görmediniz mi?
Amasya’da akaryakıt istasyonu inşaatı nedeniyle çevreciler ayakta...
Ağaçlar kesiliyor!
Boş verin siz insan ve ağaç katliamını, bakın, İstanbul’da, Ankara’da her yer çiçeklenmiş!
Sen çok yaşa Sultanım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları