5. İzmir İkti-sat Kongresi!

11 Kasım 2013 Pazartesi

Ekonomide kamuoyu ile paylaşılacak stratejik bir ufkun olmadığı 5. İzmir İktisat Kongresi’yle ilanen duyuruldu.
30 Ekim-1 Kasım tarihleri arasındaki kongre sırasında ve sonrasında haberlere, ekonomi yazarlarının yorumlarına ayrıca zaman ayırdım. İktidarın tam ve yarı resmi yayın organları dahil olmak üzere kongrede organizasyonun başarılı olması dışında ekonomide gelinen noktaya ve somut hedeflere ilişkin ciddi bir ayrıntı yoktu.
Genel olarak 2023 hedeflerinin tutması için yapılması gerekenler sıralanıyordu.
Kongrenin havası bir bakıma baştan belli olmuştu. Çünkü açılış konuşmalarında da dünyada kriz yaşayan ülkelerden daha iyi durumda olduğumuz vurgulandı, yabancı yatırımcıları Türkiye’ye çekmek için yapılacak alternatif toplantılara gönderme yapıldı
Başbakan böyle bir kongreyi bile hem geçmişi olumsuzlamak hem de bugünü ayrıştırmak için kullandı. Atatürk’ün döneminde yabancılara toprak satışı yapıldığını iddia etti. Oysa gerçek öyle değildi.
Eğer Atatürk dönemindeki ekonomiyle ilgili bir şey söylemek gerekecekse; bu, kapitülasyonlarla yabancılara verilenlerin geri alınması, ulusal bir ekonominin yaratılması, demiryolları seferberliğinin ilan edilmesi, basma ve şeker fabrikaları başta olmak üzere halkın temel gereksinimlerinin üretimine geçilmesidir.

***

Başbakan, Cumhuriyetle ekonomiyi buluştururken şu cümleyi kullandı:
“Cumhuriyet sadece seçkinlerin tekelinde değildir. İstanbul’daki sermayeye öz evlat muamelesi yapıp, Anadolu’dakini horlamak Cumhuriyetin iktisat politikası değildir.”
Bu tanım, 5. değil, 1. İktisat Kongresi’ni tarif ediyor.
Daha Cumhuriyet ilan edilmeden, Lozan Antlaşması imzalanmadan 17 Şubat’ta başlayıp 4 Mart’a kadar devam eden 1. İzmir İktisat Kongresi kişi başına düşen milli gelirin sadece 4 lira olduğu dönemde toplandı.
Kongreye o günlerin tanımıyla amele temsilcilerinden esnafa, kadın işçilerden işletme sahiplerine kadar ekonomiyi oluşturan tüm kesimlerin delegeleri katıldı.
Kongrenin ruhunu “Misakı İktisadi” bildirisi özetliyordu. Amaç ulusal bağımsızlığı, buna koşut bir ekonomi ile taçlandırmaktı.
O gün, sanayi üretimi sıfıra yakın, tarım ilkel, demiryolları, limanlar ve madenler de yabancıların elindeydi. Bunların üstüne bir de borç yığını vardı.
1924’teki yüzde 15’lik büyüme hızıyla hedefler adım adım gerçekleşmeye başladı.
Atatürk, ölümünden iki ay kadar önce Celal Bayar’dan ikinci dört yıllık kalkınma planına ilişkin bilgi aldığında genel durum şuydu
Bütçe fazla veriyor, Merkez Bankası’nda 26 ton altın, 36 milyon dolar döviz, toplam 7.132 kilometre demiryolu, cam eşyadan tekstile tüm gereksinimlerin yarıdan fazlası yerli üretimle karşılanıyor, demir-çelik sanayi üretime geçmiş.

***

5. İzmir İktisat Kongresi’nin yapıldığı günlerde gazetelerin ekonomi sayfalarında yer alan haberlerden bazılarının başlıkları şöyleydi
İzmir İktisat’tan krediye fren. (Yeni Şafak)
Merkez’in enflasyon tahmini 3 günde çöp oldu. (Vatan)
Dolar pahalı olacak, daha zor bulunacak. (Milliyet)
Pek çok alanda olduğu gibi ekonomide de övgü serbest, eleştiri yasak. Ancak Başbakan Yardımcısı Ali Babacan biraz gerçekçi konuşursa kamuoyu gidişten haberdar olabiliyor.
5. İzmir İktisat Kongresi bağlamında şu soruların yanıtlarını öğrenmek isterdik:
- AKP iktidarı döneminde kullanılan 1.5 trilyon dolar hangi üretim alanlarına harcandı?
- 11 yılda 500 kişinin üzerinde işçi çalıştıran kaç fabrika açıldı?
- Sadece ihracat rakamları açıklanıyor, ithalat rakamlarının dökümü ve sonuçları nedir? Hangi alandaki yerli üretim ithalattan etkilenmektedir?
- Kongrede İzmir’in konumuna ve ekonomisine de bir bölüm ayrıldı. İzmir’in ulusal ekonomiye verdiğine karşılık aldığı nedir?
- Başbakan özelleştirmede AB’yi geçtik diyor. Özelleştirme gelirleri nerelere harcanmıştır?
- “İktisat”tan geriye sadece son hece mi kalmıştır?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024
Emek en cüce değerdir! 1 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları