Musul’da Başrol: Petrol!

12 Haziran 2014 Perşembe

Gerçeğin cilvesine bakın ki, 11 yıl önce teröre destek verdiği için devrilen Saddam’ın ardından bugün Irak, terör örgütlerinin cirit attığı bir ülke haline geldi.
Önceki gün 28 Türk TIR şoförünün kaçırıldığı Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’da dün de konsolosluğumuz basıldı, konsolos dahil 50’ye yakın çalışan rehin alındı. Musul artık terör örgütü El Kaide’nin bile “terör faaliyetimiz bu kadar katı ve anlatılamaz olmamalı” diyerek yöntemlerine karşı çıktığı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) yönetiminde.
Soğuk Savaş’ın bitip yeni dünya düzensizliğinin başladığı 1990’lı yıllardan beri çevremizde ne oluyorsa ilk bizi etkiliyor. Bu nedenle de AKP öncesindeki iktidarlar böylesi krizlere temkinli yaklaşıyor, öncelikle bulaşmamaya, doğrudan kendi güvenliğini ilgilendiren bir konu oluşursa da bunu uluslararası hukuk çerçevesinde çözmeye çalışıyordu.
AKP iktidarı ile birlikte üretilen “aktif” politikalar Türkiye’nin başını dertten derde sokmaya devam ediyor. Bu politikalarla birlikte yaşadığımız en temel değişiklik şu:
Bölgemizde artık çözümlerin değil, sorunların tarafıyız!

***

Öncelikli dileğimiz o ki, Musul’da rehin alınan yurttaşlarımız bir an önce özgürlüğüne kavuşsun.
Bu dileğimiz ve ulus olarak yaşadığımız üzüntü, gerçeklerin dile getirilmesine de engel olmamalı.
Mart 2003’te Irak’a giren ABD, son birkaç yılda askeri işgal gücü olarak adım adım ülkeden çekildi. O yıllardan beri sıklıkla vurguladığımız gibi, ABD askerleri bölgeden ayrıldı ve Türkiye Irak’taki yeni durumla baş başa kaldı.
Yeni durum neydi?
Saddam sonrasında fiilen 3’e bölünmüştü. Kuzey kendi içinde bölgesel yönetim oluşturmuştu. Bozulan iç düzen sağlanamamıştı, haftalık ölü sayısı 3 haneli rakamlarla ifade ediliyordu.
Hükümet bu tabloda önceki yılların geleneksel tutumundan çok çıkarlarını en üst düzeye ulaştıracak politikalar üretmeyi yeğledi. Son olarak Irak merkezi hükümetinin karşı çıkmasına rağmen Erbil’le petrol anlaşmaları yaptı, fiilen merkezi hükümeti devre dışı bıraktı. Türkiye para kazanmaya başlamıştı. Bu elbette güzeldi ama her türlü provokasyona da açıktı.
Zira işin içine petrol girince herkes bilir ki, başrol petroldür. Bundan çıkarı bozulan herkes her yolu dener!
Petrol akacak derken bir de bakmışsınız, kan akmıştır!

***

“Hedef, usul usul tüm Musul” deyip önce bu kentin kırsal bölgelerinde sonra kent merkezinde ilerleyen IŞİD, Ankara’dan işitildi mi?
Tablo gösteriyor ki, işitilmiş olsa bile kulak ardı edildi. Belki de petrol gelecek yerden bu kadar risk esirgenmez, dendi!
Ancak bu riskin hiç de petrol gelirinin gölgesinde kalacak kadar küçük olmadığı anlaşılıyor. Dün akşam saatlerinde gelen haberler IŞİD’in Musul’dan sonra Tikrit kentinin de bir bölümüne hâkim olduğu yönündeydi. Eğer kriz derinleşirse bölgede yaşayan Türkmenlere yönelik de olumsuzluklar yaşanabilir.
Hükümet takkeyi önüne koyup bir kez daha düşünmeli:
Dünyanın neresinde kriz olursa olsun, Türklere yönelik böylesine büyük düşmanlık yaşanmıyordu, neden bu duruma düştük?
Bu soru derinlemesine tartışılmalı diyeceğiz ama kendi topraklarında bayrağına yönelik saldırılara karşı aciz duruma düşen bir iktidar, sınırları dışındaki yurttaşlarını nasıl koruyabilir?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları