Baskı geldi cihane FETÖ bahane

09 Eylül 2017 Cumartesi

Şu günlerde etrafa şöyle bir bakarsanız göreceğiniz, FETÖ “tehdidi”, dolayısıyla da FETÖ soruşturmaları, kovuşturmaları, gözaltıları, tutuklamaları, mahkûmiyet kararlarının bütün hızıyla sürdüğüdür.
15 Temmuz’da akim kalan darbe girişimi sayesinde ilan edilen OHAL’in sağladığı imkânla KHK’ler ile on binlerin tepesine balyoz gibi inildi.
Kamu hizmetinden atılanlar, askeri vesayet dönemlerinin tümünün toplamında atılanları fersah fersah geride bırakmış durumda. İtilenlere, kakılanlara, atılanlara, tıkılanlara bakarsanız havada, karada, denizde, TSK’de, poliste, akademide, yargıda, her yerde FETÖ var. “Sarmış yine afakını bir dud-ı muannid” örneği bütün ufukları koyu bir FETÖ sisi kaplamış, göz gözü görmüyor.
Ve yine bakarsanız, FETÖ ile mücadele bütün ciddiyeti, hiddeti ve şiddetiyle sürüyor.

***

Ama biraz durup dikkatle bakarsanız, bu görüntüyle çelişen olaylarla karşılaşırsınız.
Karşılaşacağınız görüntü, FETÖ tehdidinin olmadığı değildir, FETÖ’nün devletin en derinlerine kadar sızdığı bir gerçektir. Ama dikkatle baktığınızda görürsünüz ki bunca, afura tafura, patırtıya gürültüye karşın FETÖ’ye karşı ciddi olarak gerekli mücadele yapılmamaktadır.
Önceki günkü Sözcü’de Kemal Elibol’a demeç veren eski MHP Kayseri milletvekili Hasan Ali Kilci, Fethullahçıların Türkiye’deki en önemli şehri olan Kayseri’de AKP’nin yetkili isimlerinden birinin adliyede iki gün nöbet tutarak FETÖ soruşturmasında suçlanan bazı kişileri kurtardıklarını açıklamıştır. Kilci şunları söylüyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözü var, ama FETÖ’nün inlerine girilemiyor... Gerçek Fethullahçılar şu anda geziyor, fink atıyor. Birçoğu da devlet kademelerinde halen görevde. Kayseri’de FETÖ ile ilgili mücadelenin yüzde beşi bile yapılmadı. Şimdi bakıyoruz 3-5 gariban ya tutuklu ya ihraç ya açıkta. Halbuki gerçek Fethullahçılar şu anda geziyorlar... Esas mesele siyasi ayakta...”
Bu yakınma münferit bir olay değildir. 2009 yılına kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’nda başsavcı olarak görev yapan, daha sonra FETÖ’cü kumpas yüzünden beş yıla yakın hapis yatan Ahmet Zeki Üçok, FETÖ ile mücadelenin yetersiz kaldığını, bunların TSK bünyesinden henüz geniş ölçüde temizlenemediklerini, her platformda, her vesile ile dile getiriyor.

Saygı Öztürk dünkü köşesinde Ahmet Zeki Üçok’un 29 Nisan 2016’da darbe tehlikesini ihbar ettiğini, bunlardan sonuç alamayınca, Cumhurbaşkanı’na yakın bir milletvekili aracılığıyla, “Külliye”yi uyardığını söylediğini belirten bir yazı yayımladı.

***

Bütün bunlar herkesin malumu. Son dönemlerde herkesi FETÖ ile suçlamayı da içeren sözde mücadelenin gerçekte doğurduğu sonuç, FETÖ’nün soyutlaştırılması ve bir anlamda efsaneleştirilmesidir.
Aslında, durumda şaşılacak bir taraf yok. Bu sütunda ısrarla belirtmeye çalıştığım gibi, AKP Fethullahçılar ile mücadele etmez, edemez.
Meşruiyetlerini laik Cumhuriyetin karşıtlığında arayanlar, devletin cemaatleri denetlemesinden vebadan kaçar gibi kaçanlar, özgürlük rejiminden sadece cemaatlerin sonsuz özgürlüğünü anlayanlar, siyasal tabanın laikleştirilmesini günahların en büyüğü olarak kabul edenler ve kripto cemaatler ile mücadelede tek yöntem olarak, o kriptoların yerine başka kriptoları ikame etmeyi benimseyenler, FETÖ ile savaşamazlar.
Bu durumda FETÖ ile mücadele ise aslında en sonunda yeni dinci cemaatleri devletin başına getirmek amacında olan, kendisine biat etmeyenlerle, muhalefet ile medyadan hâlâ eleştirel tavrını muhafaza edenleri susturmak, sindirmek yok etmek isteyen iktidarın bu politikasına kılıf olmaktadır.
Kısaca gerçek durumun özeti şu:
“Baskı, dikta geldi cihane
FETÖ ile mücadele bahane”.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları