OHAL 12 Eylül’ü yaya bıraktı

16 Eylül 2017 Cumartesi

Salı günü 37. yılını tamamladığımız 12 Eylül’ün kurumları yaşamımızı olumsuz etkilemeyi hâlâ sürdürüyor.
OHAL döneminin üniformasız görüntüsü, içinde bulunduğumuz sivil vesayetin, 12 Eylül askeri vesayetinin devamı olduğu gerçeğini görmemize engel olmamalıdır.
Türkiye’yi küreselleşmenin öncüsü kapitalist âleme eklemleyecek düzeni oluşturmak ve yeşil kuşak projesi bağrındaki işlevlerini eksiksiz yerine getirebilmesini sağlamak amacıyla yapılan 12 Eylül darbesinden sonra, geçilen çok partili rejimin beklentileri tümüyle karşılayacak performansı gösterememesi üzerine, bu işlevi layıkıyla yerine getirecek sivil vesayet rejimine hayat verecek formül olan “ılımlı İslam” projesi için bir Türk-Amerikan ortak yapımı olan AKP dizayn edildi.
AKP İslamcı yönetimi, Türkiye’yi kapitalizmin çıkarları ve emperyalizmin bölgedeki emelleriyle bütünleştirecek kalıba sokmak üzere, doğrudan iktidar olarak, siyasal yaşama adımını attı.
12 Eylül ile aynı amaçlar doğrultusunda dizayn edilmiş olan AKP’nin, bir avantajı da sivil görüntüsü ve dini kullanmaktaki hüneriydi.

***

AKP üniformalı vesayeti tasfiye edip yerine, kendi vesayetini ikame ederken 12 Eylül’ün bütün yöntem ve kurumlarını kullandı. Böylelikle AKP iktidarında askeri vesayet yerine sivil vesayet kaim olurken baskı sürekliliği de sağlanmış oldu.
12 Eylül’ün 38. yılına girdiğimiz şu dönemde, ülke 12 Eylül’ün armağanı olan OHAL rejimi ile yönetilmektedir.
OHAL’in bir yılı biraz aşkın uygulamaları dokuz yıllık 12 Eylül sıkıyönetim dönemini çoktan yaya bırakmıştır.
Çarşamba günkü Cumhuriyet’te de yayımlanan rakamlar bu gerçeği bütün açıklığıyla ortaya seriyor.
Nitekim 12 Eylül döneminde 35 bin kamu görevlisi ihraç edilirken, bu miktar OHAL döneminde 124 bine ulaşmıştır. 12 Eylül’de görevden alınan subay ve astsubay sayısı 2 bin iken sivil vesayet döneminde 7 bin 200 kişiye yükselmiştir. 12 Eylül döneminde hakkında işlem yapılan öğretmenler 3 bin 854 iken AKP döneminde 60 bin 532 olmuştur. 12 Eylül döneminde görevden alınan akademisyen sayısı 120 iken, AKP döneminde bu miktar 4 bin 931’e ulaşmıştır. 12 Eylül’de hakkında işlem yapılan hâkim ve savcı sayısı 47 iken, AKP döneminde 4 bin 238 hâkim ve savcı meslekten men edilmiş bulunmaktadır. 12 Eylül döneminde tutuklu gazeteci sayısı 31 iken AKP döneminde bu sayı 184’e ulaşmış bulunuyor.
AKP’nin OHAL döneminin, 12 Eylül’ü yaya bıraktığını gösteren örnekleri artırmak mümkün ama gereksiz.

***

Burada üzerinde durulması gereken nokta, 12 Eylül vesayet rejiminin devamı olan AKP vesayet döneminin yine de amaçlarına ulaşma bakımından tam başarı gösteremediğidir.
Bu konuyu irdelerken AKP’nin bir Amerikan Türk ortak yapımı olduğu ve ılımlı İslamın emperyalizm çıkarlarıyla ve kapitalist düzenle bağdaşmak amacıyla dizayn edildiğini unutmamak gerek.
Bu alanda ılımlı İslam modeli evrensel ölçekte beklenen başarıyı gösterememiş ve Mısır örneğinde, İhvancı Mursi, Sisi darbesiyle devrilmiştir.
Kimilerinin hâlâ nereye oturtacaklarını kestiremedikleri Türkiye’deki 15 Temmuz girişimini de bu açıdan ele alınca, durum açıklık kazanmaktadır.
Hem Sisi hem de 15 Temmuz girişiminin ardında aynı gücün (ABD) desteğinin olması, ortak projenin baş mimarı ABD’nin son dönemlerde AKP ve ondan da çok liderine karşı tutumu, zaman içinde yeterince uyumlu görülmeyen, denetim dışı davranışlarla istenen hedeflere varılmasına katkıda bulunamayıp kendi emelleri peşinde koşan, dengesiz olarak algılanan “Türk ılımlı İslam modeli”nin artık ortak yapımcısının çıkarlarıyla çeliştiği, dolayısıyla kendi kuruluş amaçları açısından iflas ettiği gerçeğinin açık kanıtıdır. Bu da ılımlı İslam sivil vesayet rejiminin Türkiye’deki geleceği açısından ciddi bir tehdittir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları