Öğretilmiş cehalet

21 Eylül 2017 Perşembe

Daha önce açılmış birinci sınıflar dışında kalanlar için pazartesi okulların açılmasını medya “eğitim yılı başladı” başlığıyla verdi.
Aslında başlayan, ürünlerinin kalitesi her yıl biraz daha aşağılara düşen, “özendirilmiş, öğretilmiş cehalet eğitimi” sezonuydu.
Kuşkucu, araştırmacı, tartışmacı, çoğulcu, kız-erkek bir aradalık ilkelerine dayanan laik eğitimi saf dışı bırakmayı amaçlayan, kız-erkek cinsiyet ayrımına dayandırılmaya doğru yönelme belirtileri gösteren, kutsal etiketi ardında dogmaları dayatan, tartışmayı engelleyen, kuşkuya şeytan işi olarak bakan, biat kültürünü yerleştirmeyi hedefleyen, hurafeci, ezberci, örnek modelini “imam hatipler”in oluşturduğu, inisiyatifi, hâlâ tutuculuk kıvamı yeterli bulunmayan MEB yanında dinsel vakıflara bırakılmış bir düzendir “özendirilmiş, öğretilmiş cehalet eğitimi”.
Sistemin özendirdiği ve öğrettiğinin cehalet olduğunu biz değil, OECD söylüyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün hazırladığı “Program for International Student Assestement” (PISA) raporları eğitimimizin nasıl geride kaldığını ve zaman geçtikçe de aşağılara doğru kaymakta olduğunu gözler önüne seriyor.

***

OECD’nin 35’i kendi üyeleri ve AB olmak üzere 72 ülke ve ekonomik bölgede üçer yıllık dönemler halinde, 15 yaşındaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendirmek üzere bilim, matematik ve okuduğunu anlama dalında yaptığı değerlendirmelerin 2016 yılında gerçekleştirilmiş olan en sonuncusu, 15 yaşındaki Türk öğrencilerin bilim, matematik ve okuma alanlarının hepsinde de sıralamanın en sondaki üçte birlik bölümüne dahil olduğunu ve her üç alanda da OECD standartlarını tutturamadığını ortaya koymaktadır. Singapur, Doğu Asya ülkeleri ve Finlandiya’nın hemen hemen bütün kategorilerde başı çekmekte olduğunun görüldüğü değerlendirmede, bilim dalında değerlendirmeye giren öğrencilerin Singapur’da yüzde 25’i, Japonya, Tayvan ve Finlandiyalı öğrencilerin yüzde 15’i en yüksek puana yakın başarıya ulaşırlarken (Bu oran OECD ortalaması olarak yüzde 7.7’dir.) Türkiye’de ise en yüksek başarı düzeyindeki öğrenci oranının yüzde 0.3 olduğu görülüyor.
Matematikte 72 ülke arasında 50. sırayı alan Türkiye’nin grubundaki ülkeler ise Birleşik Arap Krallıkları, Karadağ, Tobago, Tayland ve Arnavutluk.
Okuduğunu anlama alanında ise Türkiye yine son üçte ikilik grupta bulunmakta ve OECD standartlarını tutturamadığı gibi Meksika ile birlikte bu grubun son ikilisini oluşturmaktadır.
2016 PISA sonuçlarına göre, Türkiye her üç alanda da önceki yıllara göre daha da geriye gitmektedir.
Hâlâ evrim teorisini tartışmakta olanların güdümündeki Milli Eğitim’in içler acısı durumu budur.

***

Araştırmayan ama ezberleyen, kuşkulanmayan, dogmatik kafa yapısına ulaşmış, tartışmayıp biat eden öğrenciler yetiştirmeyi amaçlayarak varılan sonuç belli olmuştur: Cehalet.
Bu özendirilmiş, ödüllendirilmiş, eğitilerek ulaşılmış bir cehalettir.
Buraya öyle kendiliğinden gelinmedi. Erken Cumhuriyet yıllarında rejimin temel taşı olan laik eğitim, Türkiye’de ilki 1940’lı yıllarda, Köy Enstitülerine olmak üzere, çeşitli siyasi iktidarların indirdikleri darbelerle bu noktaya zorla sürüklenmiştir.
Laik eğitimin, Cumhuriyetin ilk yıllarında kazandığı zaferler, zamanla bozguna dönüştürülmüştür.
Her ülkede laikliğin encamı okul sıralarında verilen savaşa bağlıdır.
Bu savaşı laikliğin kazandığı ülkeler, her bakımdan ilerleme sağlarken kaybettiği ülkeler de gerilemişlerdir.
Yeni eğitim yılı başlarken Türkiye’nin oluşturduğu tablo bu gerçeğin göstergesidir.
“Özendirilmiş, öğretilmiş eğitim sisteminin hayrını görün!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları