Savunma Hakkı ve Habercilik

16 Ekim 2017 Pazartesi

Kamunun yakından izlediği olaylarda avukatlar ve müvekkilleri ile ilgili haberlerin genel habercilik ilkelerine uygunluğu tartışma konusu olabiliyor. Örneğin Sivas katliamının sanıkları yargılanırken sanıklarla aynı ideolojiye sahip olduğu bilinen bir eski adalet bakanının savunman olduğunun ortaya çıkması, doğal olarak habercilerin dikkatini çekti ve haber oldu. Bu türden bir yaklaşımın avukatların haklarını düzenleyen Havana Kuralları’na uygun olup olmadığı gerçekten tartışılmaya değer.
Okurumuz Avukat Eren Güner de gönderdiği iletide medyada geniş bir şekilde yer alan Helin Palandöken cinayeti ilgili haberin veriliş biçimini eleştiriyor; bu haberden yola çıkarak genel ilkenin ihlal edildiğini savunuyor. Sayın Güner’in iletisi şöyle: “Basına yansıyan bazı toplumsal olaylarda avukatlar ile ilgili kurmuş olduğunuz cümleler ve olay içerisinde avukatları ele alış şekliniz yine bir avukat olarak beni çok rahatsız ediyor. Örneğin son olarak Helin Palandöken cinayeti ile ilgili olarak “Helin’i öldüren Yetgin’in avukatı ‘Kaçma şüphesi yok, sabit ikametgâh sahibi’ diyerek tutuksuz yargılama istedi” şeklinde başlık attığınız Facebook haberinin altında meslektaşıma nasıl küfürler edildiğini gördünüz mü? Ben bir avukat olarak meslektaşlarımın; Sivas katliamını savunan avukat, PKK’yı savunan avukat, FETÖ’yü savunan avukat, tecavüzcünün avukatı, katilin avukatı diye sınıflandırılmasına ve yaftalanmasına karşıyım. Yine meslektaşlarımın yapmış olduğu savunmaların, onları hedef gösterir şekilde haber yapılmasına da karşıyım. Herkesin savunmaya ve savunulmaya hakkı vardır ve savunma hakkı kutsaldır. Kanunlar dahi birçok durumda savunma avukatının yargılama içinde yer almasını zorunlu kılmıştır. Bu nedenle her ne fikirde ya da siyasi görüşte olursa olsun meslektaşlarımızı mesleklerini yapmalarından ötürü eleştiremezsiniz.”
Sayın Eren Güner iletisinin sonuna Havana Kuralları’nın 18. maddesini de eklemiş. O da şöyledir: “Avukatlar görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemezler.”
Avukatların savundukları kişilerle ya da aldıkları davalarla özdeşleştirilmeleri gerçekten de hem Havana Kuraları’na hem de habercilik ilkelerine aykırıdır. Ama her olayda durumun somut olarak incelenmesinde de yarar var. Her şeyden önce haber gerçeği yansıtmalıdır. Yukarıda verdiğimiz örnekte olduğu gibi Sivas katliamı sanıklarının avukatlığını bir siyasinin, özellikle bir eski adalet bakanının yapması başlı başına haber değeri taşır. Öte yandan bir avukatın sözgelimi son zamanlarda hızla artan kadınlara yönelik saldırı ve cinayetlerde sanıkları savunurken söyledikleri de halkın haber alma hakkı kapsamına girer.
Kanımca sayın Güner’in belirttiği gibi, avukatların müvekkilleriyle ya da davalarla özdeşleştirilmesi doğru değildir. Ancak örneklemek gerekirse; olumlu anlamda, “.... davasında avukat ....’nın tarihi savunması” ya da olumsuz anlamda “cinayet sanığının tahliyesi istendi” gibi haber değeri taşıyan olgulara da gazeteciler gözlerini kapatamaz. Kaldı ki, savcıların iddiaları, mahkemeler ve verdikleri kararlar nasıl eleştiriden bağışık değilse, yargının parçası olan avukatların savunmaları da eleştiriden bağışık değildir.

‘Gayri Türk’!
6 Ekim 2017 tarihli Cumhuriyet’in 13. sayfasında “Geldikleri gibi gittiler” başlıklı haberin 2. sütununun 5. satırındaki “....gayri Türk azınlıklarının da... ” olarak yazılan “gayri Türk” ne demektir acaba? Belki haberi yazan bilmeden yazmıştır ama sayfanın editörü bunu nasıl atlamıştır? İlter K. Akbuğ

Kaza ‘yapınca’
Haberin başlığı şöyle: “Kaza yapınca Rus aksanıyla konuşmaya başladı.” Bu haliyle başlıktan anlaşılan: Kişi kaza yapmış ve sonrasında bir nedenle bilerek ve isteyerek Rus şivesiyle konuşmaya başlamış. Oysa gerçeğin hiç de öyle olmadığı haber okununca anlaşılıyor. Önce, kişi kaza yapmamış, kaza geçirmiş. Sonra, Rus şivesiyle konuşmaya başlama durumu tamamen istem dışı bir durum. Uygun başlık şöyle olmalıydı: “Kaza geçirince Türkçeyi unuttu” ya da “Kaza geçirince şivesi değişti”. Saygılar... Emre Yazman

Yanlış fotoğraf
15.10.17 tarihli gazetenin 10. sayfasında, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamalar haberleştirilen SPD milletvekili Ursula Schmidt yerine Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in fotoğrafı yerleştirilmiş. Dr. Arda H. Civelek

İstanbul’un yüzölçümü
Bir ilkokul öğrencisinin yapmayacağı hatayı nerdeyse 100 yıllık Cumhuriyet’te görmek şaşırtıyor. 13 Ekim tarihli gazetenin arka sayfasında (18) yan yana iki haberden; Birinde şöyle bir ifade “.... TC4 göktaşının dünyaya 27 bin kilometrekare uzaktan teğet geçtiğini açıkladı.” Hemen yanındaki bir haber de şöyle;
Buzdağının yüzölçümü İstanbul’dan büyük, .... Yaklaşık 6 kilometrekarelik alanı kaplayan dev buzdağının kopuşu...” 6 kilometrekare 2’ye 3 km’lik bir alan demek.
Önemsiz gibi görünmesini hiç doğru bulmuyorum. Bu tür çok hata oluyor, olmaması, ifadenin, dilin ciddiye alınması gereğine inanıyorum. Kolaylıklar, selamlar... Osman Kapusuz

Yoksullar şişmanlıyor mu?
12 Ekim tarihli Cumhuriyet gazetesinin arka sayfasında karşılaştığım başlık ve altındaki giriş kısmının özensizliği beni üzdü. “Yoksullar şişmanlıyor” başlığının ne kadar özensiz seçildiği bir yana, alt kısmındaki “Dünya Sağlık Örgütü, obez sayısının yüksek olduğu zengin ülkelerde düşeceğini, yoksul ülkelerde ise artarak devam edeceğini açıkladı” yazısını ise anlamak ne mümkün. Haberi okumaya devam ediyoruz... Anlıyoruz ki yoksullar, sağlıklı beslenmenin pahalı olması ve karbonhidrattan zengin kalitesiz yiyeceklere ulaşmanın daha ucuz olması nedeniyle şişmanlıyor. Peki, bu durumda haberin, internette ilgi çekmesi için kullanılan “Yoksullar şişmanlıyor” tarzı ucuz bir başlıkla sunulması ne kadar doğru?
Uzun lafın kısası, biraz daha özen lütfen. Saygılarımla... Oğuz Altınkaynak  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları