Aydın Engin

Karman çorman bir Tırmık

25 Ekim 2017 Çarşamba

Murat Sabuncu,
müdürüm, yayın yönetmenim,
Bugün senin doğum günün.
Sana bugün izin veriyoruz.
Sabahın köründe kalkma.
Bebek Kahve”ye oturup bir yandan tost kemirip bir yandan bütün gazeteleri, ilk sayfadan son sayfaya (ilanlar dahil) okuma.
Kargalar kahvaltı etmeden, yazıişleri ve haberci tayfasından hiçbiri daha gelmemişken gazeteye damlama.
Sabah 10 toplantısında servisler, editörler henüz gözlerini ovuştururken sen günün olası gelişmelerini birer birer sayıp dökme.
Öğlen 13.00 toplantısında “tamam” diye önüne konan haberleri didikleyip, “Şuna şunu ekleyin, bunun şurasını genişletin, şuraya karşı görüş alın” diye başımıza yeni yeni işler çıkarıp durma.
15.00 toplantısında, haberlerden birinde kimsenin göremediği ayrıntıyı yakalayıp gazetenin manşetini bulup çıkarma.
Akşamı edip, gece yarısına kadar kalıp gazeteyi habire değiştirip durma.
Bugün senin doğum günün.
Sana izin verdik. Çık avluya, gökyüzüne tel kafeslerin ardından bakıp keyifli bir doğum günü voltası at...

***

Birkaç gün önce “Hangi birine yetişeceğiz bunların” başlığıyla gazetecilere açılan davalar üstüne bir Tırmık yayımlamıştım. Aklımca, “Bakın bizlere karşı ne kadar çok dava açılmış. Öteki konulara eğilmeye vakit bulamıyoruz. Sizlere de kendimizi haber yapıp sunmaktan hoşlanmıyoruz” demeye çalışmıştım.
Sahiden de hepsine yetişememişim.
Dün sanıkları Atilla Taş, Murat Aksoy’un da aralarında bulunduğu hukuk cinayeti bir davanın da ilk duruşması vardı. Hani “FETÖ’nün medya yapılanması” davasından tutukluyken haklarında tahliye kararı verilen ama özgürlüğü tadamadan, aynı saatlerde apar topar açılıveren yeni bir dava ile bu kez de “darbe hazırlamaktan” tutuklananları atladım.
Bitmedi 31 Temmuz’da bizim Cumhuriyet davasının duruşmasından söz ettim de aynı gün Özgür Gündem davasının duruşması olduğunu da atladım.
Hayır, “Gördünüz mü, hangi birine yetişeceğiz diye sormakta haklıymışım değil mi” mazeretinin ardına saklanacak değilim. Atladıklarımı kendi meslek sabıkama kendi ellerimle işledim.

***

Bu karman çorman, bu daldan dala Tırmık’ın bir önceki paragrafında “Atilla Taş, Murat Aksoy’un da aralarında bulunduğu” diye başlayan bir cümle vardı. Sanırım toplam 11 sanık. Eee, Atilla Taş ünlü, Murat Aksoy hem ünlü, hem arkadaşım, peki öteki 9 sanık ne? Onların adları niye anılmaz?
Mesela, Zaman gazetesinde uzun yıllar adliye haberciliği yapan, üstelik bunu Cemaat’in organı bir gazetede, gazeteciliğin temel ilkelerini çiğnemeden yapmaya çabalamış genç bir meslektaşımın, Hanım Büşra Erdal’ın adını niye anmaz Aydın Engin efendi?
Bunu da yazıyorum kendi mesleki sabıka dosyama...

***

Yine kendimizden, gazeteci tayfasının hukuk(suzluk) serüvenlerinden söz ettim ve yerim neredeyse bitti.
Oysa şu istifa eden, etmeyen, ettirilen, henüz ettirilemeyen AKP’li belediye başkanları üstüne pek keyifli bir Tırmık yazılabilirdi.
Hazreti Google’a sordum. Bütün yurtta 2 bin 950 belediye var. Kimi büyükşehir, kimi il, kimi ilçe, kimi belde belediyesi. Bunların 1445’i AKP’li belediye.
Eeee?
Topu topu üç belediye başkanı istifa etti. Sırada da iki ya da üç tane daha var.
Bir “Eeee” daha.
Ne yani, 1445 AKP’li belediyeden “metal yorgunluğu”ndan kapının önüne konması gereken sadece beş, altı tanesi mi?
Geri kalanlar yorgun mu değil? Metalden değil de tahtadan mı? Sudan çıkmış ak kaşık mı?
Yoksa bunlar AKP Reisi’nin...
Neyse, bereket yerim bitti. Yoksa suç işleyecektim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları