Tehlikeler, Olasılıklar

03 Kasım 2017 Cuma

Gelişmeler ya da gelişmesi planlanan işler dünyada da Türkiye’de de her anlamda risklerin arttığını gösteriyor. Gelişmeler derken kastımız; şu ana kadar olup bitenlerdir. Olup biteni ama aynı zamanda itirazları da içerecek bir tablo çizmeye çabalıyoruz. Güçlenen olasılıkların tartışılması, ihmal edilmesinde yarar olmayan tüm öğeleri içerecek nesnel bir çözümlemenin denenmesinde yarar var.
Yapabilir miyiz?

***

Deneriz en azından. Sondan başlayalım; Cumhuriyet yazar ve yöneticilerine yönelik davada arkadaşlarımız bu kez de tahliye edilmediler. Kararın zorlama, hukuka aykırı olduğunu heyetin bir üyesinin karşı oy yazısında görmek mümkün. Özetle; “tutukluluk için hiçbir gerekçe yoktur” deniliyor karşı oy yazısında. Bu gelişmenin yanı sıra FETÖ militan ve yandaşlarına yönelik olduğu söylenen tutuklama dalgaları da sürüyor. Ama yine bugüne kadar olduğu gibi, FETÖ ile ilişkilendirilmesinin saçmalığında hemen herkesin birleştiği Osman Kavala örneği de tıpkı Cumhuriyet davasında olduğu gibi zor kullanma projelerinden vazgeçilmediğini gösteriyor.

***

Bu gelişme, kimi yazarların ve siyaset sahnesinde, başka niyetlerle varlık gösteren spekülatörlerin, “AKP yumuşuyor, ilk yıllarına dönüyor” ya da sık sık yinelenen “Kemalistleşiyor” iddialarının ciddiye alınabilecek tarafı olmadığını gösteriyor. Bu türden dedikoduları bir yana bırakmak, ihmal edilmemesi gereken ipuçlarına bakmak herhalde daha doğru olacaktır: AKP, sırasıyla yerel, genel ve Cumhurbaşkanı seçimleri için “araziyi düzeltme” çabalarına hız verdi. Parti içi tasfiyelerin, muhalefetin kapılarını da zorlayarak sürdürüleceği anlaşılıyor. Amaç; AKP’de iç muhalefet oluşmasını önlemek, muhalif partileri ve hareketleri silahsızlandırmaktır.

***

Bu gelişmeyi önemsemek durumundayız. Muhalefeti silahsızlandırmak demek, seçimler öncesi ana muhalefeti hareket edemez hale getirmek, solu gözaltı ve tutuklama yöntemini daha sık kullanarak devre dışı bırakmaya çalışmak demektir. Bu arada yaratılmak istenen “İyi Parti” şehir efsanesinin de bu planın bir parçası olduğu anlaşılıyor. MHP eriyorsa, baraj altına düşüyorsa, o fonksiyonun bir başkasına devredilmesi, kuşkusuz bunun “herkesi kapsayan sert muhalefet, yeni umut” havasıyla piyasaya sürülmesi doğaldır. Bu projenin gerçekçi olup olmadığı, yerel seçim “sath-ı mailine” girildiğinde ortaya çıkacaktır.

***

Yerel seçimlerde olası bir yenilgi, oylarda anlamlı bir düşüş AKP’yi ya da daha doğrusunu söyleyelim, liderliği seçimleri ertelemeye yöneltebilecektir. 7 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan, muhalefeti güçlendirmekten çok iktidarı güçsüzleştiren sonuçların, alışılmamış siyaset yöntemleri kullanılarak 1 Kasım sonuçlarına dönüştürüldüğünü biliyoruz. Alışılmamış yöntemler derken siyasi güç kullanımından söz ediyoruz.
Şimdi bu tür bir siyasi güç kullanımı da yeterli olmayacaktır.

***

Bu nedenle de büyük olasılıkla seçimleri ertelemek, erteleme kararının öncesinde ve sonrasında eylemli karşı çıkışları OHAL’in sınırlarını zorlayan uygulamalarla susturmak gerekecektir. Bunun hazırlıklarının yapıldığını, uygulamanın başladığını, AKP’deki iç manevranın öteki siyasi partileri, hareketleri de kapsayacak şekilde genişletilmek istendiğini görüyoruz. Böyle bir ihtimali hesaplamamak, önlem almamak muhalefet için vahim bir hata olmaz mı?
Bu arada muhalefetin “hatasız kul olmaz” şarkısını repertuvarından çıkartması, başaramazsa sıradaki nihavend’in “bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin” olacağını hesaba katması gerekecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları