‘Bu ne sevgi ah…’?!

06 Kasım 2017 Pazartesi

Bu yılın Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yandaşlarının sergilediği tutum, önceki yıllarla karşılaştırılamayacak kadar Cumhuriyet, özellikle de Mustafa Kemal Atatürk övgüleriyle yüklüydü.
15 yıllık iktidar süresince Atatürk’ü küçümseyip Cumhuriyetin değerlerinin silinmesine çalışıldıktan sonra, birdenbire sergilenen bu büyük görüş değişikliğinin gerçek niteliğinin irdelenmesi gerekiyor.

Nereden nereye?
Bu toplum, 2002’de Milli Görüş gömleğini çıkardığını vurgulayan Erdoğan’ın ve arkadaşlarının çok kesin bir dil ile, hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ölçülerinde düşünce ve ifade özgürlüğünün ve ona dayanan temel insan hak ve özgürlüklerin bu ülkede de yaşama geçirileceği; parti içi lider diktasına son verileceği; AB tam üyeliğinin gerçekleştirileceği sözlerini vermelerinin bir sonucu olarak AKP’yi tek başına iktidara getirdi.
Böylece Türkiye İslam coğrafyasında liberal demokrasinin parlak bir örneği olarak yıldızlaşacaktı.
2 Kasım 2002’de başlayan AKP iktidarı bu hafta 16. yaşına giriyor. Ancak 15 yıl boyunca yaptıkları ve yapmakta olduklarıyla AKP, verdiği bu sözler ve bunlara dayalı beklentilerle, özünde Cumhuriyetin değerleriyle taban tabana zıt bir noktadadır.

Büyük bağdaşmazlık ortadayken…
AKP iktidarının görüş ve uygulamaları Cumhuriyetin değerleri ile bağdaşmıyor.
Cumhuriyet, hukukun üstünlüğü; hukuk devleti ve kurumlaşmadır; AKP iktidarında hukuk önce FETÖ ile işbirliği yapılarak Cumhuriyetçilere ve askeriyeye karşı kumpas aracı oldu, sonra da, her gün çok sayıda örneğiyle yaşandığı gibi, olmayan kanıtlar ve ayları geçtik, yıllara varan tutuklamalarıyla, iktidarı eleştiren gazeteci, siyasetçi ve eylem insanının haksız ve hukuksuz bir biçimde suçlanmasının aracı olarak tamamıyla siyasallaştı.
Cumhuriyet, çağdaş eğitim ve bilimsel üniversitedir. AKP iktidarında resmen ve cemaatlerle birlikte cihat eğitimi veriliyor. İmam hatip liselerinin sayısı fen liseleri sayısının dört katını aşmıştır. AKP üniversitesi, son bir yılda sayıları 4 bin 100’e ulaşan bilim insanını kapının önüne koymuş olmanın yıkımını yaşatıyor; şeytanla mücadele için ders verecek yadımcı doçent arıyor, ülkenin geleceğini karartıyor.
Cumhuriyet, kadının beyni ve bedeniyle özgürleşmesi demektir; AKP iktidarında ise kadının adı çocuk yaşta evlilikler; töre cinayetleri; tacizler ve bunları tamamlayan imam nikâhı sonucu kaybolan yaşamlarla eşanlamlıdır.
Cumhuriyet kültürdür; AKP’nin sanata bakışı ise İnsanlık Anıtı’na ucube denilmesi; Taksim’deki AKM’nin on yıla yakın bir süre çürümeye terk edildikten sonra bugün de opera binası olarak lansmanını yapmaya kalkmaktır.
Cumhuriyet, ekonomide, değişik sermaye kesimlerine eşit uzaklıktadır; yerli üretim ve fabrika demektir. AKP ekonomisi, Cumhuriyetin fabrikalarını satarak ve keyfi ihaleler vererek yandaş sermaye oluşturmaya, onunla basını ve kamuoyunu baskı altına almaya; kentlerin tarihi ve doğal dokusuna ihanet edercesine inşaata; AVM’lere, işsizliğe, işçi haklarını yok saymaya; samana, ete varıncaya kadar dışalıma bağımlılığa dayanır
Cumhuriyet, yurtta ve dünyada barıştır; AKP iktidarı ise her ikisinde de savaş! Cumhuriyet ile AKP arasında savaş ve barış kadar fark vardır.
Bitmedi: Kuruluşu sırasında AKP’nin yaptığı tam bir aldatmaca, Siyasal İslam da çok iyi bilinen adıyla takıyye idi. Oysa Cumhuriyetin değerleri doğruluk, dürüstlük ve erdem, yani ahlak üzerinde yükselir.
AKP, Cumhuriyetin değerlerine karşıtlığından bir milim bile geri adım atmadığına göre, bugünlerde gösterdiği Cumhuriyet ve Atatürk aşkı, seçimlere dek sürecek yeni bir takıyyeden başka bir şey değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları