Aydın Kişinin Akşam Sefası

17 Kasım 2017 Cuma

Aydınlarda şu ölüp gitmiş Latinceden kalma sözlere, hikmetlere, cümlelere ilgi büyüktür. Hayat felsefemizi etkileyen ne güzel sözler var Latincede: “Carpe diem” öyleyse, unut gitsin geçmişi, geleceği, günü yaşa. İyi donatılmış bir içki sofrasına nasıl da yakışır. “Hey, Karadeniz’de gemilerin mi battı, bırak armudun sapını üzümün çöpünü, hadi hep beraber...” Aydınlardan birisi de o özlü sözü eksiksiz söyleyecektir kuşkusuz: “Carpe diem, quam asgari credula postero”.

***

Aydınların günün sıkıntılarını unutmak, rahatlamak istemelerine hak vermek gerekir. Aydın kişinin “Alter Ego”su hep hazırda bekler; asıl olanın “Alter Ego” olabilme ihtimali de yüksektir. Değerli dostum Tayfun Atay’ın “Görünüyorum O Halde Varım” (Can Yayınları) adlı çalışmasında kapsamlı bir şekilde anlattığı gibi, tüm yaratıcılığı ile insana çullanan “Medya-Eğlence-Şov” üçlüsünün baskısından aydın kişi de kaçamaz. Kuşkusuz o da hep eksikliğini hissettiği “meşhuriyetten” nasibini almalı, bunun için de CV’sine, “Curriculum Vitae”sine zamanın ruhuna uygun “popart” bir kişi olduğunu, sorgudan muaf “Bonus Fide”nin, dürüstlüğün yanına eklemelidir.

***

Sonra ister istemez sabah olacak, aydın kişi işine dönecektir. Makalesini yazacak, “De Facto” durumların kimi zaman “De Jure” üzerindeki kaçınılmaz etkisini gün ışığına çıkaran eserini öğleye, olmadı saat beşe kadar gazetenin ukala yazıişlerine teslim edecektir. Bu konunun çok eski yıllara, yüzyıllara kadar uzanan hikâyesini kısaca zikrettikten sonra en sağlam “Corpus Delikti” ile, herkesin “işte budur” diyeceği kanıtlarla besledikten sonra odada şöyle bir dolaşacak, aynanın önünden geçecek, “düşünen ‘sein’ mı, zamanda, mekânda, neresi iyiyse orada olan ‘dasein’mı; Descartes mı Heidegger mi” diye mırıldanacak, zaman zaman üste çıkmaya çabalayan “Alter Ego”suna gülümseyecektir.

***

Bizim bu aydın kişilere itirazımız yoktur. Onları anlıyor hak veriyor, meşhur olmaları için elimizden geleni yapmaya söz veriyoruz. Ustaları Andy Warhol’un dediği gibi “her fani bir gün hiç değilse 15 dakika meşhur olacaktır”. Olsunlar. Yol bile gösterebiliriz: Bu devirde meşhur olmanın yolu; liberal rahatlıkla, konformizmle renklendirilmiş, sol sosla tadlandırılmış pop kültür âlemine dalmaktır.
Dal gitsin sen de.

***

Burada öyle aykırı kurallar, uyulması gereken disiplinler yoktur. Zaten memleket sathına yayılmış, “akademisyenlerden” arındırılmış “üniversitelerimiz” aydın kişilerimize açıldı. Tek bir kural, yalnızca tek bir kural var bu âlemde; Roma kaynaklıdır, Hukukun kutsal kuralıdır; mülkiyete dikkat edeceksin. Mülkiyetin el değiştirmesinin “ilkelerini” esnek bir biçimde ele alacak, kutsal mülkiyete dokunmadan dokunmanın zinhar, asla, kat’a mülkiyet düşmanlığı gibi anlaşılmasına yol açmayacaksın. Hepsi budur.

***

Hepsi budur. Kitap der ki: “Nemo plus juris ad alium transferre potest quam ipse habet”; hiç kimse hakkından fazlasını başkasına devredemez. Devredemez mi? İşte geliyor atlatma haber: Aydın kişinin akşam anlatacağı çok güzel bir hikâyesi var artık. Herkes ağzı açık dinleyecektir. Çok önemli kaynaklardan duymuştur; Varlık Fonu’nun garantili cazibesi ile eksik para geliyor, yoldadır, ilk benden duymuş olun, sorun çözüldü, ekonomi kurtuldu; “nemo plus juris...” hakkından fazlasına kafanı takma yani, böyledir bu işler; “de facto”dur, “de jure” değildir...
Sonra akşam olacak, günün yorgunluğu da aydın kişinin üzerinde tabii. Ne olacak o zaman; haydi hep beraber eller havaya, “carpe diem, carpe diem...”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları