Hekatomnos’un Altın Tacı dönüyor

09 Aralık 2017 Cumartesi

İÖ 392’de Karya Satraplığı’nın başına geçen Hekatomnos’un Milas’taki mezarından çalınıp İskoçya’ya kaçırılan “altın taç” Türkiye’ye dönüyor. Bodrum’da, dünyanın 7 harikasından biri olarak yapılan “Mozole (anıtsal mezarın)” sahibi Mavsoles’in babası olan Hekatomnos’un Milas’taki mezarının soyulduğunu 22 Ağustos 2010’da, çalınan altın tacın ise İskoçya’da ortaya çıktığını 20 Kasım 2011’de okurlarımıza duyurmuştuk.

İskoçya’nın başkenti Edinburg’da, “Saat” kahveyi işleten Murat Aksallı ile iş ortakları Ali Sanal ve Hakki Özbey’in, taca alıcı bulmak için Edinburg’daki Sotheby’s ve Bonhams müzayede evlerindeki uzmanlarla görüştükleri öğrenildi.

Nükleer inceleme kanıtladı

İskoç polisi, bu 3 Türk ile “alıcı kimliğiyle” 2010’da bağlantı kurup taca el koydu. Aksakallı, “Çemişgezek’te ölen dedem Fazıl Aksallı’dan miras kaldı. Yıllarca korudum, sonrasında unuttum! Ancak nakliye şirketlerim mali sıkıntı çekince satmaya karar verdim” gibilerden bir savunma yaptıysa da olay mahkemeye intikal etti. Başsavcı Frank Mulholland, Aksakallı hakkında ceza davası açmadı. Olayı INTERPOL’den öğrenen Türkiye, mahkemeye taraf oldu. İskoç avukatlar tutuldu. İskoçlar ilginç bir yasal örnek oluşturup altın tacı geri verme koşulu ile Ankara’ya gönderdiler.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nda, Hekatomnos mezarında bulunan öteki altın buluntularla birlikte nükleer inceleme ile kıyaslayarak Milas’tan kaçırıldığı kanıtlandıktan sonra İskoçya’ya geri gönderildi.

Mahkeme kayıtlarına 250 bin sterlin (750 bin lira) olarak geçen tacın, gerçek değerinin 1 milyon sterlin (5 milyon lira) olduğunu İskoç uzmanlar öngördüler. Geçen salı günü, mahkeme tacın Türkiye’ye geri verilmesini kararlaştırdı.

Taç, Londra’daki Türk Büyükelçiliği yetkililerince önümüzdeki günlerde Ankara’ya getirilip sergilendikten sonra, mezarın öteki buluntularının bulunduğu Milas müzesine gönderilecek.

***

Milas’taki “Uzunyuva” da bir Korint sütunun üzerine belki de birkaç yüzyıldır leyleklerin yuva yaptıkları, Hisarbaşı mahallesindeki bir evin altını 17 Ocak 2008’de “gece köstebekleri” kazdılar. Sonrasında gece köstebekleri, “Yüzyılın Hazinesi” Karun ve “Yüzyılın Definesi” Elmalı’dan sonra “Yüzyılın Lahtini” Milas’ta buldular...

Evde Refia Meraş ikamet ediyordu. Meraş’ın anıtmezar üzerindeki bu konutta eşi Osman Diken ile birlikte yaşıyordu. Osman, evin altındaki varlığın farkındaydı. Zaman zaman defineciler rahatsız edince giriş olabilecek yerleri betonladı.

Sır ölümler

Refia’nın akrabası defineci “Deli Yüksel” olarak tanınan Yüksel Okur da zaman zaman kaçak kazı girişiminde bulunuyordu. Bu arada Refia’nın kardeşlerinin Beçin’e götürdükleri Osman orada ölü bulundu! Ölüm nedeni belli değil! Osman Diken’den kalan ev, Refia’nın kızı Ayşen üzerine yapılıp sonra satıldı. Satıştan hemen sonra defineci “Deli Yüksel” de 21 Temmuz 2008’de ölü bulundu. Nedeni belli değil!

Refia’nın kızı Ayşen, Fuat Bilgin ile evlidir. Fuat da kaçak kazı peşindedir. Refia karşı çıkar. Fuat, Refia’nın direncini, onu da ortak yaptığı, kardeşi Fatih Bilgin adına “Egem Doğalgaz Sistemleri” adlı bir şirketi Denizli’de 1 Eylül 2006’da kurarak kırdı.

Bir muhbir olayı, Ekim 2009’da Milas Müze Müdürü Erol Özen’e duyurdu. Özen de olayı anında Milas Emniyet Müdürü Ömer Faruk Karataş ile yanındaki Emniyet Amiri Savaş Günday’a bildirdi. Her nedense 7-8 ay sonra Müdür Karataş, Muğla’ya asayiş şubesine, konuyla ilgilenen emniyet amiri de başka bir göreve atandılar!

2010’un Mart-Nisan ayında aynı muhbir, aynı yerde garip hareketlenmelerin olduğunu, yabancı plakalı kişilerin gelip gittiğini duyurdu. Muhbir bununla da yetinmeyip mezarın içinde cep telefonuyla çekilmiş 40 kadar fotoğrafı da verdi. Evin 1 milyon liraya satışa çıkışının asıl amacının içerideki lahdin kaçırılması olduğunu öne sürdü! Temmuz 2010’da bu kez bir başka muhbir, ilgililere mezar odasında fotoğraf makinesiyle çekilmiş bir video kaydını sunmakla kalmamış, mezar odasına giriş yerini bile göstereceğini söyledi. Milas Müze Müdürlüğü, evin Mehmet Özeken ile Doğan Acar’a satıldığını tapu kayıtlarından çıkararak soruşturmayı yürütenlere bildirdi. Koskoca Milas Kaymakamı Bahattin Aşçı ve Ali Sürücü adlı bir kişiyle birlikte Bodrum’da sahilde oturan yazar Nazlı Ilıcak’ın yanına gittiler. Ilıcak’a göre “kaçakçılar-arkeologlar ile beraber” çalışıyorlarmış!

Ali Sürücü kim? Kahramanmaraşlı bir orman mühendisi olup inşaat yapıyor. Refia’nın kızı Ayşen’in kocası, doğalgaz tesisatçısı Fuat Bilgin’i zaman zaman inşaatında çalıştırıyor. Bu gelişmeler üzerine dönemin Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü ve daha önce Muğla Kültür Müdürü olduğu için yöreyi çok iyi bilen Murat Süslü bir müsteşar yardımcısı ile birlikte Milas’a inceleme yapmaya gitti.

Dönemin bakanı devrede

Ardından Bakan Ertuğrul Günay da giderek mezar odasına inip inceleme yaptı, olayı müfettişlerine inceletti. Günay, “İçişleri Bakanlığı müfettişleri de olaya el koyarlarsa iyi olur” biçiminde ilginç bir demeç verdi. Acaba Günay ne demek istemişti? Ardından Milas Cumhuriyet Savcısı, soruşturmayı Emniyet’ten alıp jandarmaya devretti! Uzunyuva’nın soyulduğunun 31 Temmuz’da anlaşılmasından sonra dosyaya Emniyet’in hiçbir katkı yapmadığı ortaya çıktı!

Bu arada, soruşturmayı sessizce yürüten Müze Müdürü de Ödemiş’e atandı. Kaymakam basına, “Müdür bey uzun süre Milas’ta çalışmış. Biraz da başka yerde görev yapsın” dedi! Anladığım kadarı ile müdür, Kaymakamın önerisi ile Milas’tan uzaklaştırıldı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları