2 Temmuz Karanlığı!

02 Temmuz 2014 Çarşamba

Geçen yıl Gezi Direnişi’nin devamında 2 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas olaylarının 20. yıldönümü gündeme gelince lise çağlarındaki bir genç sosyal medyadan arkadaşlarına sormuş:
- Sivas katliamı ne demek?
Soruyu yanıtlayanlardan biri durumu şöyle özetlemiş:
- Hani biz Taksim’de Divan Oteli’ne sığınmıştık ya, işte otelin karşı göstericiler tarafından ateşe verildiğini, tamamen yandığını, 37 kişinin ateş ve duman arasında öldüğünü düşün...
Aradan bir kuşak geçti ve Sivas kıyımı yaşanalı 21 yıl oldu.
Asım Bezirci’den Metin Altıok’a, Hasret Gültekin’den Muhsin Akarsu’ya Sivas yangınında yitirdiğimiz aydınlarımız bıraktıkları eserlerle Türkiye’nin nasıl değerler ürettiğini, buna karşılık karanlığın ve cehaletin hiç boş durmadığını göstermeye devam ediyor. Bu anlamda Sivas katliamının unutulmaması, unutturulmaması Türkiye’nin sadece bugünü değil, asıl geleceği açısından büyük önem taşıyor. Bunun başlıca yolu da Sivas’ın ne olduğunu ne olmadığını bugünkü kuşaklara anlatmak, dersler çıkarmaktır.

***

Sivas’ta Pir Sultan Şenlikleri’nin yapıldığı 2 Temmuz 1993 günü Cumhuriyet’in Haber Merkezi Müdürü’ydüm... Saat 14.00 sıralarında Sivas muhabirimiz Hatice Biçer tedirgin bir sesle, “Burada iyi şeyler olmayacak. Kalabalık bir grup Pir Sultan Şenliği’ne katılan Aziz Nesin aleyhine sloganlar atıyor” dedi.
İlerleyen dakikalarla muhabirimiz daha tatsız haberler vermeye başladı. Kalabalık şenliğe katılanların gecelediği Madımak Oteli’ne doğru ilerliyordu. Gazetenin haber merkezindeki, yazıişlerindeki arkadaşlar o gece hep birlikte katılacağımız programı iptal ettik. Akşam saatlerinde olay, kontrolü güç bir boyut kazanmıştı. Ankara ise henüz gelişmelerin ne kadar vahim olduğunu anlamamıştı.
Otelin telefonundan içeridekilere ulaşmaya çalışıyorduk. Hava kararırken yangında yaşamını yitiren karikatürist arkadaşım, beni tarif ettiği burnumdan haber soluyan karikatürü hâlâ sakladığım Asaf Koçak telefonu açtı. Çevre kuşatılmış, artık otel görevlilerinin çoğu da ortalıktan çekilmişti. Asaf, dışarıdaki kalabalıktan gelen sesleri anlatıyor, bir an önce önlem alınması gerektiğini söylüyordu. Sesi donuktu ama yine de umutsuz değildi. Otelin üst kat merdivenlerinde kurtuluşu bekliyorlardı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde tüm bağlantılar kesildi...

***

Sivas’ta yaşamını yitirenlerin çoğunluğu Ankara kökenliydi. Onların aileleriyle sonraki yıllarda diyaloglarımız oldu. İçlerindeki acıyı, yangını hiçbir zaman kine, nefrete, intikam duygusuna çevirmediler. Başlıca istemleri faillerin adil yargılanması, böylesi olayların yaşanmayacağı bir Türkiye için mücadele edilmesiydi.
Olay sonrası gözaltına alınan 125 kişinin yargılaması yıllar sürdü. Başlangıçta davanın adı konamadı; oteli yakarak insanların ölümüne neden olma mıydı, Cumhuriyete yönelik bir kalkışma mıydı?..
Bugün Pir Sultan diyenler değişik nedenlerle yine hedefteler. 2 Temmuz 1993’te onların üzerine taşla, benzinle gidenler şimdi, “Kimliğini bize teslim et, çok mutlu yaşayacaksın” diyorlar!
Benzini, bedenlerine değil, ruhlarına dökmek istiyorlar.
2 Temmuz’u kınamayanların, hunharca bir kıyım olduğunu kabul edip dillendirmeyenlerin, Pir Sultan diyenlere söyleyeceği bir şey yoktur!
2 Temmuz kıyımında aramızdan koparılanlara karşı olan borcumuzu bu karanlık dönemi aşarak ödeyebiliriz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları