Meriç Velidedeoğlu

‘Ayıp!’

29 Aralık 2017 Cuma

“Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Yönetim Kurulu”, pazartesi günkü “Cumhuriyet Davası” duruşmasından önce yayımladığı bir açıklamayla, tutuklu gazetecilerin derhal tahliye edilmesi çağrısında bulundu; özetle şöyle diyordu:
Cumhuriyet’in, “Terör örgütlerini desteklemek ve demokrasiyi yıkmakla suçlanması mantık dışıdır!”
Cumhuriyet’in, “Hükümetin, siyasetlerini eleştiren veya mercek altına alan haber ve yorumlarını, sert ve istikrarlı biçimde eleştirmesi, ABD merkezli Fethullah Gülen liderliğindeki harekete yardım amaçlı olduğu, suçlamaları abestir!”
Cumhuriyet’in, “hem yasadışı Kürt ve solcu militan gruplara, hem de Gülencilere yardım etmeye çalıştığı iddiaları da abestir!”
Cumhuriyet’in, “karşı olduğu ByLock kullanıcılarının, gazetecilere, ‘SMS’ göndermelerine, bu gazetecilerin yanıt vermemesine karşın, yetkililerin bu tek taraflı iletişim üzerinden müphem bir bağlantı kurmaya çalışarak, gazeteyi suçlamaları yüz kızartıcıdır!”
Cumhuriyet’in “yöneticilerinin, sorumlularının ve tutuklu Cumhuriyetçilerin maruz kaldıkları muamele büyük bir ‘ayıp’ olarak tarihe geçmiştir!”
Ayrıca, bu uluslararası basın kuruluşu (IPI) “Mesleklerini yaptıkları için, hapis tehdiyle karşı karşıya olan diğer gazetecileri de salıvermek üzere benzer adımlar atmaya, bilgi edinme ve paylaşma hakkına yönelik sistematik baskıya son verilmelidir!” diyerek uyarıyor, ülkenin yönetimini.
Ne diyebiliriz, “IPI” haklı...
Yine de bu tür uluslararası kurumların, küçük çocukları azarlar gibi “ayıp!” diyerek, uslanmamızı istemeleri insanın ağırına gidiyor; üzülmemek olanaksız.
Evet; ama böyle durumlarda toplum olarak da üzülüp, az da olsa, yüzümüz kızarmalı artık...
Ne var ki toplum, “Balık baştan kokar!” der.
Devletin başında olan Erdoğan, iktidar partisinin de başı olarak, “AKP”nin illerdeki, ilçelerdeki başkan seçimi toplantılarına katılıyor; toplantının yapıldığı salonlara, Atatürk ve Erdoğan’ın büyük boy resimleri yan yana asılıyor; böylece Erdoğan, dün “ayyaş” dediğiyle, bugün yan yana birlikte toplumu selamlıyor; böyle değil mi?
“AKP”nin, bu tür toplantılarının yapıldığı salonlarda yer alan bu iki fotoğrafı -TV ekranında-her gördüğümde, acaba Erdoğan bu iki resmin önünde konuşma yapacağı zaman, bir kez olsun, “dün ayyaş dediğimle, bugün yan yanayız!” diye düşünüp -az da olsa- yüzü kızarmış mıdır, diye içimden geçiririm hep; üstelik bunun gerçekleşmeyeceğini bildiğim halde...
Ayrıca bugünlerde, TV ekranlarında sık sık görüntüye giren, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu, yargı dışında da “yolsuzlukla” suçlayan, hesap soran İsrail halkı, Tel Aviv’i çınlatıyor, hesap soran sloganlarla... İsrail’in dünya bağlamında yaşamakta olduğu sıkıntılar karşısında bile...
Böylece bir ayraç açıp konunun dışına çıkmamın nedeninin anlaşılacağını umuyorum; R. Zarraf davasını- bir ara- anımsadım.
Konumuza duruşmaya dönersek, Yargıç Dağ, izleyicilerin yoğunluğu, yer yer itirazları karşısında, mahkemeyi “Silivri”ye taşıyacağını söylemesini okuyunca, Silivri’deki “Kumpas Davaları”ndaki bir duruşmayı da anımsayıverdim...
Duruşmayı izlemeye gelenlerin, mahkemenin bulunduğu caddenin aşağısındaki alanda kalmaları istenince, koskoca alandan taşan yoğun kalabalığın attığı sloganlar, duruşma salonuna değin ulaşınca, Başkan Yargıç, tüm kapıları pencereleri kapattırmıştı.
Ne ki, topluluğa güvenlik güçlerince püskürtülen gaz, binanın kapatılamayan bacalarından girip duruşma salonunu kaplayıvermişti...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları