Alacakaranlığın yılı: 2017

01 Ocak 2018 Pazartesi

Nesnel olarak bakıldığında dün sona eren 2017 Türkiye için ne anlama geliyor?
AKP’nin her gün yeni bir gündem oluşturarak yaşamsal sorunları unutturucu tutumu bir yana bırakılırsa, 2017’de bu ülkede demokrasinin ve bilimin sonunun geldiği görülür.
Ülkemizin geleceği açısından gerçekten yaşamsal olan bu iki alanda yaşananlar bunu kanıtlıyor.

Demokrasinin sonu
Demokrasiyi nasıl tanımlarsanız tanımlayın, 2017’de bu ülkede demokrasiden artık eser kalmadı.
Bunun nedeni yalnızca her gün bir yeni hukuksuzluk kaynağı olarak OHAL kapsamında çıkarılan KHK’ler değil.
16 Nisan 2017 halkoylamasına giden süreçte; oylama sırasında ve sonrasında yaşananlar aslında uğursuz bir kapıyı aralıyor ve o anayasa değişiklikleriyle yeni devlet yapısı uygulamaya konuluyordu.
Bu devlet yapısında yürütme gücü doğrudan, yargı gücü de dolaylı olarak ancak sıkıca ve tümüyle bir kişide, bir partinin genel başkanı da olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Etme Sistemi-CHES Başkanı’nda toplanıyor.
Ya egemenliğin halktan kaynaklandığını simgeleyen parlamento?
Vergilerin halkın seçtikleri vekilleri eliyle salınması ve kamu harcamalarının da yine vekiller eliyle düzenlenmesi ve denetlenmesi, yani bütçe hakkı, parlamenter sistemin olmazsa olmazıdır. 16 Nisan’da bütçe hakkının ve dahası KHK çıkarma yetkisinin
CHES Başkanı’na verilmesiyle bu ülkede parlamenter sistem tarihe karıştı. CHES uygulaması, geçen hafta çıkarılan ve sivillerin kayıt dışı silahlanmasının çok hızla arttığı bir ortamda sokağı harekete geçirecek hukuksuzluğu barındıran KHK ile gerçek yüzünü gösterdi.
Bunu, CHES Başkanı’nın CHP ve HDP’yi hiçbir somut belge ya da kanıta dayanma gereği duymadan faşist olarak suçlaması tamamladı.
Faşizm, insanlık suçudur. Eğer Türkiye’de demokrasinin D’si olsaydı, bu sözler karşısında öncelikle tüm demokrat kamuoyu ayağa kalkar, dahası CHP ve HDP kendilerine hayat hakkı tanımayan bu suçlamaya var güçleriyle karşı çıkardı.
Siyaset, en yetkili ağızdan Meclis’teki muhalefete faşizm suçlamasının yapılabildiği ve bunun sorun bile yapılamadığı bir noktadadır!

‘İnternet zehirdir’ zihniyeti!
CHES Başkanı ve AKP Genel Başkanı geçen perşembe günü TÜBİTAK Bilim Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, tarihimizin kimi teknik yeniliklerini göklere çıkarırken baklayı da ağzında çıkardı, internet zehirdir dedi.
Bu sözler, AKP’nin çağımızın bilimsel ve teknolojik gelişmelerini hiç kavrayamadığının en somut kanıtıdır.
AKP’li yıllar, araştırma-geliştirme bakımından bu ülkenin gerçek anlamda kayıp yıllarıdır. Anaokulundan üniversiteye dek eğitimi ilkelleştiren; evrim kuramını ders programlarından çıkaran; bilim kurumlarını siyasetinin tutsağı yapan; düşünce, ifade ve bilimsel araştırma özgürlüklerini yok eden; bu ülkenin çocuklarına ve gençlerine, küresel bilgi ansiklopedisi Vikipedi’ye erişimi yasaklayan AKP iktidarı, şimdi de gerçek evrimini gösteriyor: Bu ülke 2018’e “internet zehirdir” diyen zihniyetin yönetiminde giriyor.
Bu karanlığı çok daha korkutucu yapan nedir biliyor musunuz? Tören nedeniyle Külliye’de toplanan rektör, yönetici ve bilim insanlarının, bilim tarihine bir kara leke olarak geçecek olan bu zihniyeti ayakta alkışlamaları!
Doğrudur; her gecenin bir sabahı vardır. Bu karanlık yılın “alaca” sayılmasını sağlayan, 16 Nisan halkoylaması oylarının, tüm baskılara karşın “Hayır” diye haykıran yarısıdır ki sabah olacağı umudunu da ayakta tutuyor.
Başta Cumhuriyet’in emekçileri olmak üzere, düşünceleri nedeniyle hapiste tutulanların tamamının özgür olması ve karanlıkların geride kalması dileğimle yeni yılınızı kutlarım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları