Orantısız güç, orantısız şiddet

09 Ocak 2018 Salı

İstanbul’u amip gibi yatay, dikey betonlaştıran, çarpıklığın, geri kalmışlığın, kuralsızlığın, yağmanın, rant vurgunlarının simgesi yapan, 16 yıllık iktidar icraatlarının ucube büyümesinde, belediye başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı kimlikleriyle birinci elden sorumluluk taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyu önündeki özrünü, çok geç de olsa ileriye dönük bir ders, çaba, yol göstericilik, kararlılık olarak okumak istemiştik..
Dün sabahın haberleri içinde, seçimler yaklaşırken gelir kaynağı yaratmada siyasi erkin en etkili, kolay yol olarak gördüğü gecekondu, kaçak yapı, imar affının yeniden gündeme sokulduğunu öğrendik. Yasadışılığın sağladığı rantla doğrudan orantılı af, imar ruhsatı verilme işlemlerindeki sıradan vatandaşlar için dudak uçuklatıcı rakamlar, kaçak yapılaşma, imar suçlarından sağlanan rantlara göre devede kulak. Ancak seçimler sürecinde siyasi erk, iktidarları için vazgeçilemeyecek en kolayından gelir, kaynak yaratma kapısı.
Bu dudak uçuklatan boyutlardaki rantlara, kaçak yapılaşmaya hangi koşullarda, hangi rüşvetlerle izin verildiğinin bildik senaryoları ile hesaplaşmayı göze alamayacak siyasi erk, gücün işleyişinde, topluma yönelik gerekçelendirmede, “nasılsa yapılanlar yıkılamıyor, bari bedel ödesinler..” savunmalarına nasılsa karşı çıkabilen hukuk devleti düzeninin geçerliliği yok. Anımsatalım, birinci elden Erdoğan’ın kendisi birden fazla açıklaması ile Zeytinburnu’ndaki, tarihi camilerin görüntülerini katleden, yakın çevresinden inşaatçıların gökdelenlerine karşı sert çıkışlar yapmış, yıkılmasını istemişti. Yıkım gelmeyince küskünlük yaşanmış, sonra da aynı müteahhitlik grubunun, ailesini de onurlandıran, -net anımsayamadımokul ya da cami bağışı ile iş tatlıya bağlanmış, barışılmıştı.

***

Ha bu arada söz konusu 16 yılın doğaya aykırı yatay-dikey betonlaşmasının ürünü İstanbul, hava kirliliğinde Türkiye’nin en kirli, kanserojen şehri olmuş. Yetmez, asbestli bina yıkımlarında gereken önlemlerin alınmaması ile doğru orantılı kanserin önümüzdeki yıllarda patlama yaratması resmi bilimsel raporlara girmiş. Zaten hafriyatın denize, çevreye rastgele saçılması ile verilen çevre zararları, kamyoncuların ucuz maliyetlere zorlanmalarıyla ölen çocuk, insanların sayıları dehşet boyutlarla katlanmış.. Özünde İstanbul’u bekleyen deprem tehdidine karşı dönüşüm projelerinin özünde rant vurgunu öncelikli uygulamaları cabası..

***

Önceki pazar günü Zeytinburnu’nu savaş meydanına çeviren bir yıkıma karşı işçi direnişinin kısa görüntülü haberi vardı. İşçiler yer gösterilmeden, hukuksal gerekçeleri yerine getirilmeden nakliyat binalarının, ekmek teknelerinin yıkılmasına karşı direniyorlardı. Haber, saatlerle Zeytinburnu’nun kuşatıldığı operasyonun, birçok gözaltı, yaralı olduğu anlaşılan çatışmalar sonrası, 14 boşaltılmış binanın sadece yıkılması anlaşmasıyla bitirildiği bilgisi ile noktalanıyordu. Dün sabah tüm nakliyeciler binalarının yıkılıp dümdüz edildiği, çok geniş, bir o kadar değerli rant alanının yaratıldığı arazinin görüntüleriyle yüz yüzeydik. Sendikadan yaşananları kınayan açıklamada 20 TOMA, bin çevik kuvvet, özel tim, 500 zabıta ile işçiye biber gazı eşliğinde her tür şiddetin kullanıldığı operasyon sonrası 17 bina, 7 blok içinde 254 işyerinin yok edilmesiyle binlerce işçinin nakliyeci işverenlerle birlikte yer gösterilmeden sokağa atıldıkları, açlığa mahkûm edildiklerinin altı çizildi. Haklarını arama direnişleri, savaşımları sürdürülecekti..
Dün çağdaş, aydın, kentleşme savaşımının simgesi Aydın Boysan’ı toprağa verirken, cami avlusunda karşılaştığım, bu savaşımın öncüsü pek çok mühendis- mimar-sanatçı, Aydın Boysan’ı besleyen insani değerler, birikimlerden, toplumsal kopuştan duyulan acıları en çok dillendiriyorlardı. Bu şiddete, güce, kirliliğe dayalı yok edişin sonsuza dek sürdürülemeyeceğinden güvenli, Aydın Boysan’ı yaratan değerlerin eninde sonunda kazanacağından inançlı, güvenli, sevgili dostlarını uğurluyorlardı..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları