Misyon ruhu ile...

15 Ocak 2018 Pazartesi

Misyon ruhu ile...” yapılan işler “bütün varlığını adayarak” yapılan işlerdir.
Cumhuriyet tarihinin böyle yapılan işlerini bilmek gerekiyor.
Çanakkale savunması” bir örnektir.
Kurtuluş Savaşımız” misyon ruhunun eşsiz örneğidir.
Köy Enstitüleri” misyon ruhunun tarihimize geçmiş örneğidir.
Cumhuriyet öğretmeni” bir misyonerdir.
Cumhuriyet döneminin “sıtma savaş tabibi” misyonerdir.
Cumhuriyet dönemi bütünüyle bir misyon dönemidir.
Yarı aç, yarı tok, kendisi için hiçbir çıkar düşünmeden çalışmak o dönemin temel işlev
karakteridir.
Düşünülen tek hedef, “vatanın hizmetinde olmak” idi.
“Vatan”, Cumhuriyet döneminin kutsalıdır.
O yıllarda görev yapan kimse ne aldığını düşünmez, ne verdiğine odaklanırdı.
Bu anlayış, misyondur.
Sonraki yıllarda, misyondan göreve geçildi.
Görev, kişiye birilerinin verdiği, onun da kabul edip benimsediği iştir.
Günümüzde “görev duygusu” da yerini “”e bıraktı.
İş, artık bir ücret karşılığında kiralanan emek gücüdür.
Ücretler, sosyal haklar konuşulur, tartışılır, alınır, verilir.
Ücretli emek, bir yaşam zorunluluğudur.
Sermaye- emek çelişkisinin emek tarafında yaşanan bir geçim kaynağı.
Bunları neden mi konuşuyoruz?
Bugün konuşmamız gerekiyor da ondan.
Bugün gene “misyon” sahibi olmamız gerekiyor.
Gene “bütün varlığımızı adayarak yapmamız” zorunlu görevlerimiz var.
Bizi misyon nöbetine çağıran görev, “Ortak Uygar Yaşam Kültürümüz”dür.
Ortak Uygar Yaşam Kültürümüz artık tehdit altındadır.
Bu tehdit doğrudan siyasal iktidardan gelmektedir.
Siyasal iktidar artık kendisi de “cemaat” olan bir anlayışın elindedir.
AKP bir siyasal partiden çok bir cemaat kimliğindedir.
İktidarına semavi kutsallık yüklemiş, itaat ve sadakat temelli, “biz” ve “onlar” ayrımcılığına
dayalı bir cemaat kültürünü her alana egemen kılmaya kararlıdır.
Bu gerçeği açıkça görmek zorunludur.
Karşısına da “misyon ruhu ile” çıkmak zorunluluğu var.
Başka türlü laik yaşamı korumak mümkün görünmemektedir.
Cumhuriyet değerleri başka türlü korunamaz.
Misyon ruhu ile...

***

Cumhuriyet gazetesi neden kuşatma altına alınmaktadır?
MİT TIR’ları haberi nedeniyle mi?
Hayır. Bu haber daha önce çıkmış bir haberdir.
Çizgisi değişti diye mi?
Hayır. Çizgisi değişmiş değildir. “Gazetenin çizgisi DNA”sıdır, değiştirilemez.
Cumhuriyet gazetesine saldırıların nedeni,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kimlik belgesi oluşundandır.
Cumhuriyet gazetesi, Cumhuriyetin harcında yer alan bir kurumdur.
Eğer bu kurum yok edilirse, AKP cemaati bir zafer kazanacaktır.
Söz konusu olan bir gazete değildir, bir Cumhuriyet kurumudur.
Cumhuriyet kurumu olarak da varlığı, şu ilkelerin teminatıdır:
Bağımsızlık
Laik yaşam - laik eğitim.
Barış içinde uygar yaşam.
Bilim - sanat temelli evrensel kültüre dayalı uygarlık.
Emeği koruyan ülke temelli ekonomi.
Bu ilkelerin hiçbirisi dogmatik dinci siyasal iktidarın hedefleri içinde değildir.
Cumhuriyetin kurucu felsefesinin tersine, yapılan her şey zikzaklı gidişlerle yaptıkları yanlışları örtmeye, cemaat kültürünün ayrımcılığını topluma kabul ettirmeye yöneliktir.
Bu nedenle artık “Tek Adam İktidarı” olan zorlamayı topluma kabul ettirme aşamasına gelinmiştir.
İşte, Cumhuriyet gazetesinin hedefe alınmasının gerçek nedeni.
Cumhuriyet gazetesi bir ön saf hedefidir.
Bu bariyer aşılırsa sıra Cumhuriyetin öteki kurumlarına gelecektir.
Beklenen seçim belki de son seçim olacaktır.

***

Çare mi?
Çare, “misyon ruhu ile” çalışmaktır.
Çare, Cumhuriyet gazetesini desteklemektir.
Çare, bu gidişe “HAYIR” demektir.
Her yerde HAYIR.
Her alanda HAYIR.
Çare, “Hayır” diyenlerle buluşmak, birleşmektir.
Çare, bıkmadan, yorulmadan, durmadan HAYIR misyonuna sahip çıkmaktır.
Çare, yaşamın başkaldırısını görmektir.
Çare, hepimizin yaşama gücündedir.
Çare biziz. Bugün ve daima.
Çare biziz. Biz, Cumhuriyetin misyonerleri...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları