Kişi hürriyeti ve güvenliği, ifade ve basın özgürlüğü

21 Ocak 2018 Pazar

Ağır Ceza Mahkemeleri, Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları “görev gaspı” sayarak bunlara uymayı reddettiler...
Adalet Bakanı da, “Mahkemeler arasında hiyerarşi yoktur” diyerek tüm bir evrensel adalet sisteminin güvencesi olan “temyiz hakkı”nı ve Anayasa Mahkemesi’nin “Demokrasiyi koruma” görevini yok saydı!
AYM’nin internet sitesinde yayımladığı Mehmet Altan kararının bazı bölümlerini aşağıda alıntıladım.

***

“Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 11/1/2018 tarihinde, Mehmet Hasan Altan (B. No: 2016/23672) tarafından yapılan bireysel başvuruda ... kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.”
“Kamu makamlarının değerlendirmelerinden ve çoğunluğun görüşünden farklı olan görüşlerin, görüşü ifade edenin amacından hareketle bir suça konu edilebilmesi için, bu amacın- ifadelerin içeriğinin dışında- somut olgularla ortaya konulması gerekir.”
“Somut olayda ‘suç işlendiğine dair kuvvetli belirti’nin yeterince ortaya konulamadığı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.”
“Başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin suça konu edilen yazı ve konuşmaların içeriğinden bağımsız olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yanında ifade ve basın özgürlüklerine yönelik de bir müdahale oluşturduğu anlaşılmaktadır.”
“İsnat edilen suçlamalara dayanak olarak gösterilen temel olguların başvuruya konu yazı ve konuşmalar olduğu gözetildiğinde, hukukilik şartını sağlamayan tutuklama gibi ağır bir tedbir, ifade ve basın özgürlükleri bakımından demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemez.”
“Suça konu yazıların yayımlandığı ve konuşmaların yapıldığı dönemde kamuoyunun bir kesiminin dile getirdiğine benzer görüşleri başvurucunun yazılarında ve konuşmalarında ifade etmesi nedeniyle hakkında tutuklama tedbirine başvurularak ifade ve basın özgürlüklerine müdahale edilmesinin hangi ‘zorlayıcı toplumsal ihtiyaç’tan kaynaklandığı ve demokratik toplum düzeninde neden gerekli olduğu somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamamaktadır.”
“Yazılar ve konuşmalar dışında somut olgu ortaya konulmadan başvurucunun tutuklanmış olmasının ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği de açıktır.”
“Bu itibarla ifade ve basın özgürlüklerinin de ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.”

***

Politikacıların, hak ve özgürlüklerimizi sınırlayan ve kısıtlayan keyfi kararlarını denetleyen Anayasa Mahkemesi’ne karşı çıkmaları, beklenen bir davranıştır...
Ama toplumu bir arada tutan hak, hukuk, adalet kavramlarını temsil eden, hakkımızda ömür boyu hapis kararı verme yetkisine bile sahip olan Ağır Ceza Mahkemeleri’nin, politikacıların bu davranışına katılmaları hüzün ve utanç vericidir!
UNUTMAYALIM: HİÇ KİMSE, POLİTİKACILAR BİLE, ADALETE, KENDİ MENSUPLARI KADAR ZARAR VEREMEZ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları