Yaşamın tebeşir tozu...

28 Ocak 2018 Pazar

Medyanın “elli yaşlarında” olduğuna karar verdiği Claudie Baudry, “tek bir kişi eksilir, dünya çölleşir” gerçeğinin altında ezilen yüreğiyle, altmışlarında gösteren bir kadın. Bir anne. Çocukları büyümüş, evden gitmeseler de başka bir dünyada yaşıyorlar.
Uzun yıllar söz yazarlığı yapan Claudie, gazete çizeri eşi Herve bir yıl önce evlerine çıkan yokuşta yığılıp kaldığından beri çalışamıyor. Her şey fuzuli, her şey anlamını kaybetmiş onu yitirince...
Ama Paris’in efsane tepesi Montmartre’a tırmanan, eşinin kalbine yenildiği o yokuştan, on dokuz yıl birlikte tırmandıkları yoldan vazgeçemiyor.
Pink Martini’nin “Sempatik” şarkısındaki “Çalışmak istemiyorum, sadece unutmak ve sigara içmek istiyorum...” nakaratı gibi; kapının önüne çıkıp sigarasını yakıyor ve sokağını seyrediyor saatlerce.
Geçen yıl güneşli bir nisan günü, yokuşu tırmanan alı al moru mor turist kafilesine bakarken aklına bir muziplik geliyor. Bir tebeşir parçası alıp, kaldırıma “Çık çık bitmiyor ha?” yazıyor. Turistler bir şey anlamadan ahalanmayı sürdürürken, Claudie önce komşularını epeyce eğlendirdiğini; günler sonra ise tebeşirle yazı yazdığı yerin, bir yıl önce tam eşinin düşüp öldüğü yer olduğunu fark ediyor.

***

Yazdıklarının gökyüzünden görülebileceği aklına geliyor.
Ve başlıyor yazmaya kaldırımlara.
Daima tebeşirle.
Çocukluğunun elyazısıyla kara tahtaya yazar gibi, kocaman renkli tebeşirlerle yazdığı tümcelerle kaplıyor önce yokuşu, ardından mahalleyi. Sokağını temizleyen yeşil tulumlu çöpçülere, “Gezegenimi temizleyen küçük yeşil adamlar” diye teşekkür ediyor.
“Hayal edebilmek için sevin”, yazıyor. “Yazmak yenmektir”, diyor. Yılbaşı gecesi, “Stresini kov, ştraslarını (taklit elmas) tak!” buyuruyor. Hiç hazzetmediği Emmanuel Macron’un Fransa cumharbaşkanı seçilmesini, “Bugün bir banker yemek isterim!” tümcesiyle kutluyor.
Gençleri, “Ergen çocuk, yapımı süren bir erişkin olup odası bu yüzden inşaat sahasıdır” diye hoş görüyor.
Custine Sokağı’ndaki benzincinin önüne, “Petrol biter ama duygular tam gaz” yazıyor.

***

Ve aforizmalarını AşBe, eşi Herve Baudry’nin ilk harflerinin Fransızca okunuşuyla imzalıyor...
Kaldırımlara yazarak yaşama dönen Claudie Baudry, yazılarının siyah beyaz fotoğraflarını çekip yayımladığı sosyal medyada fenomen oldu. Yağmurun insafına kalmış aforizma fotoğrafları, bugünlerde Paris’te “AşBe’nin sokağı” diye sergileniyor.
Eğer aklınızdan “Bu da sanat mı” sorusu geçiyorsa, haklısınız, bence sanat bu değil. Claudie Baudry de sanatçı değil. Ama çağımızda sanat diyebileceğimiz ne yapılıyor ve dünyada gerçekten sanatçı unvanını hak eden kaç kişi var?
Öyle ucube bir zaman diliminde yaşıyoruz ki her şey sanat ve hiçbir şey sanat değil. Her alanda ştraslar parlıyor, hiçbir alandan gerçek elmas çıkmıyor.
Yaşadığımız sığ ve çapsız tarih, hiç olmazsa eşinin yasını tutan Claudie’ye bir güneş ışığı olmaya yaradı. Bu da bir şey.

Eleştirmenleri Vurun!
T
unca Arslan’ın “Sinemanın Lanetlileri” altbaşlığıyla yayımlanan “Eleştirmenleri Vurun!” (Kırmızı Kedi, 2017) adlı leziz incelemesini, büyük bir keyifle okudum. Sinemayla ilgili ilgisiz her okura kahkahalar attıracak kadar eğlenceli, ama bir o kadar da düşündürücü bu çalışma; aslında sadece sinema dünyasında değil genel olarak Türkiye’de en olgun ve şöhrete doygun kişilerin bile ergen zihniyetinden kurtulamadığını, hatta hemen hepsinin megalomaniden mustarip olduğunu ortaya koyuyor. Ve kitabı bitirdiğinizde, sinemacılarımız politikacılarımıza, politikacılarımız da halkımıza benzediği için Türkiye’yi kendilerine benzettiklerini anlıyorsunuz. Sevgili Tunca Arslan, aklına ve ellerine sağlık!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kızgın Boğa 21 Nisan 2024
Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları