Aydın Engin

Bir demokratlık testi

12 Şubat 2018 Pazartesi

Habercilikten kalma bir alışkanlıkla önemli davaların duruşma günlerini elektronik takvimime not ediyorum.
Bizim Cumhuriyet davasının duruşmalarını not etmeye gerek elbette yok. Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık içeride oldukları sürece o dava hep aklımda ve aklımdan hiç çıkmıyor. Ancak izlenmesi, sonuçları okurla, kamuoyuyla paylaşılması gereken yüzlerce dava var.
Not ediyorum: Şu gün Enis Berberoğlu yine yargıç karşısına çıkacak… Ahmet Altan’ın şu gün, Mehmet Altan’ın filanca gün duruşması var… Zaman gazetesi yazarlarının bundan sonraki ilk duruşması şu gün… Ahmet Şık’ın başka bir davasının duruşması filanca gün…
Unutmamak, kaçırmamak için bir bir not ediyorum…
Ediyor idim
Dün sabah elektronik takvimimi düzenlerken fark ettim. Epeydir ne duruşma günü işlemişim, ne yeni bir dava…
Utandım.
Utandım, çünkü bu alışmak demek.
Hızla İslami soslu bir diktatörlüğe tırmanan bir rejime alışmak, onun hukuku taammüden yok etmesini olağan karşılar hale gelmek demek.
Utandım… Kendime okkalı bir çimdik attım…

***

Yine de güncellenmemiş elektronik takvimimde 12 Şubat’a ilişkin bir not duruyor:
Bugün Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan bir kez daha yargıç karşısına dikilecekler. Beş gün aralıksız sürecek bir duruşma bu.
Son gün belki de karar verilecek. Belki beraat; belki tahliye; belki hüküm…
Savcı onları “FETÖ’nün medya yapılanması” içinde yer almakla suçluyor, 15 Temmuz darbe girişiminin düşünsel düzeyde hazırlayıcıları olduklarını iddia ediyor ve… Ve ister inanın, ister inanmayın haklarında ömür boyu hapis cezası verilmesini istiyor…
Savcıların ortaya kanıt koyamadıkları halde ağır hapis cezaları isteyebildikleri bir hukuk(suzluk) döneminde yaşıyoruz. O yüzden savcıyı boş verin.
Asıl siz ne diyorsunuz?
Hüküm ömür boyu hapis cezası mı olsun, yoksa beraat kararı mı verilsin?

***

Tırmık’ta daha önce de yazıldı. Yinelenmesinde yarar var.
Nazlı Ilıcak’tan, Ahmet Altan’dan, Mehmet Altan’dan hiç hoşlanmayabilirsiniz; hatta onların yazıp çizdiklerinden, seçtikleri siyasal çizgiden, ideolojik tercihlerinden nefret ediyor da olabilirsiniz.
Yine de soracağım:
Sadece yazı yazmış ve başka da bir iş yapmamış, başka bir eylemin içinde, yanında, kıyısında yer almamış bu üç gazetecinin tutuklu yargılanmalarını, günümüzde pek çok örneğini gördüğümüz bir “iddianameye” dayanılarak hapse mahkûm edilmelerini doğru bulanlardan mısınız?
Soruyu ve cevabınızı yayın, genişletin.
15 Temmuz akşamı komutanlarının buyruğuna uymaktan öte suçu bulunmayan gencecik Kara, Deniz ve Hava Harp Okulu öğrencilerine genişletin. O çocuklar tutuklu yargılanıp hapse mahkûm mu edilmeli?
Zaman gazetesi yazarlarına genişletin.
Dicle Haber Ajansı’nın habercilerine,Özgür Gündem’deki gazetecilere genişletin.
Sizden farklı düşünenin, ideolojik çizgisi sizden farklı olanın, hatta taban tabana zıt olanın tutuklanmasını, hüküm giyip hapsedilmesini olağan karşılıyor ve doğru buluyorsanız kendinize bir soru daha sorun:
-Peki o zaman benim Tayyip Erdoğan’dan farkım ne?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları