Öğretmen mutsuz, öğrenci mutsuz, eğitim yerlerde...

06 Mart 2018 Salı

1924 yılının Mart ayının tarihimizde özel bir yeri vardır. Cumhuriyetin ilanının üzerinden daha beş ay geçmeden, 3 Mart 1924 günü TBMM’ye üç önerge sunuldu. Bunların Şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşı tarafından imzalanan ilki hilafetin, ikincisi Evkaf ve Şeriye Vekâleti ile Erkân-ı Harbiye Vekâleti’nin kaldırılmasına ilişkindi. Özgün adı “Tevhid-i Tedrisat” olan üçüncüsü ise eğitim birliğini sağlıyordu.
O gün, çağdaş uygarlık düzeyine erişmek iddiasıyla yola çıkan Cumhuriyet’in temeline, medresenin yerine geçen laik eğitim, imamın yerine geçen laik öğretmen yerleştiriliyordu.
Çok önemli ve yüksek düzey uluslararası görevlerde bulunmuş olan eski bakanlardan Atilla Karaosmanoğlu, o gün temeli atılan Cumhuriyetin laik Milli Eğitimi ile ilgili olarak anılarında şöyle yazacaktı:
- Ben eğitimimin hepsini Cumhuriyetin kurumlarında gördüm ve bütün uluslararası görevlerimde bu eğitim bana yetti.
3 Mart 1924’ü izleyen dönemde büyük amaçları hedeflemiş öğretmen mutluydu, gururluydu. O günün öğrencisi de on yıl sonra göğsünü kabartarak haykıracaktı:
- Çıktık açık alınla on yılda her savaştan / on yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan!
Aradan 94 yıl geçti. Üç gün önce, 3 Mart 1924’ün 94. yıldönümünü yaşadık. Bir zamanlar kutlamalar yaptığımız bu yıldönümünde bu sefer bir şey yapılmadı.

***

Aradan geçen 94 yılda ortada kutlayacak hiçbir şey kalmamıştı.
İmam hatipleştirilen eğitim laik öğrenimde değil, imam hatipte birleşmişti. AKP iktidara geldiğinde sayıları 60 bine düşen imam hatip öğrencisi sayısı Eğitim Sen Başkanı Aytekin Aydoğan’ın açıklamalarına göre, 1 milyon 291 bin 20’ye çıkmıştı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bu rakamı 1.5 milyon olarak vermekteydi.
Öğrencilerin imam hatiplere yönelmeye zorlandığı ortamda, bu yıl 1 milyon öğrenci liseye başlamamıştı.
Türkiye’de 81 bin öğretmen açığı bulunmakta ama aynı zamanda 438 bin öğretmen de atanma beklemekteydi.
Bir yıllık OHAL uygulaması sırasında, KHK’ler yoluyla sorgusuz sualsiz işinden atılan 111 bin kamu görevlisinin 33 bin 233’ünün öğretmen olduğu biliniyor, işten atılan öğretmen oranı bazı bölgelerde yüzde otuzun da üstüne çıkıyor, örneğin Tunceli’ndeki 900 öğretmenin 504’ü OHAL KHK’si yoluyla görevden uzaklaştırılmış bulunuyor. Bu arada işten uzaklaştırıldığı için intihar etmiş olan 37 kişinin ne kadarının öğretmen olduğunu tespit edemediğimi açıklamak isterim.
Öğretmen düşüncesini açıklasa sesi kısılıyor, siyasi görüşüne göre takip ediliyor, köşeye sıkıştırılıyor, bildiri imzalarsa içeri tıkılıyor.
Laik eğitimin yerine imam hatip geçirilirken öğretmenin yerini de imam alıyor.
Öğretmenin ataması yapılmıyor, öğretmen kovuşturuluyor, sıkıştırılıyor, susturuluyor.
Öğretmen artık mağrur değil mağdur.
Öğretmen büyük hedefler peşinde değil, ayakta kalabilme savaşında, ortaokul öğrencisinden “öğretmen bizi milli ve manevi değerlerimize göre yetiştirmektedir” onayı alma peşinde.

***

Peki, ya öğrenci?..
Öğrenci de mutsuz.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) öğrenci değerlendirme raporu PISA, matematik, fen bilimleri bilgisi ve okuduğunu anlama becerisinde 35 örgüt üyesi içinde sondan ikinci olan Türk öğrencilerinin mutsuzluk konumunda birinci sırayı aldıklarının altını çizmekte.
3 Mart 1924’ten bu yana geçen 94 yıl içinde, Atilla Karaosmanoğlu’na bütün yüksek uluslararası görevler için yeterli olan Cumhuriyetin milli eğitiminin kurumları gitmiş yerine, matematik ve fende ve de okuduğunu anlamada sondan ikincileri yetiştiren yeni bir eğitim gelmiş.
Artık öğretmen mutsuz, öğrenci mutsuz, eğitim ise yerlerde sürünüyor.
Ve Türkiye’nin yeni kuşakları bu eğitimle uluslararası alanda yarışa hazırlanırken kimileri fütursuz haykırıyorlar:
- On yılda 1.5 milyon imam yarattık her yaştan!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları