Gülengül Altınsay

Bir Obradovic olamamak

08 Mart 2018 Perşembe

Çok güzel bir örnekti; Fenerbahçe Doğuş Başantrenörü Obradovic’in Euroleague’de Real Madrid’le oynarken oyuncularına yaptığı konuşma. Özellikle bizim futbol teknik direktörleri izlemeli. Peki ne diyordu Obradovic o konuşmasında öfkeli ve heyecanlı tavrıyla?
Oyuncularına hakemlerin yanlı kararlarını dikkate almamalarını, hakemle uğraşmamalarını ve tüm dikkatlerini sadece oyuna vermelerini söylüyordu. Hem de büyük bir içtenlikle. “Yoksa oyununuzu oynayamazsınız” diyordu. Ve hatta bu sözleri sarf etmesinin hemen ardından ilk hakeme itiraz eden Guduric’i aldı oyundan. Yani sözlerini lafta bırakmadı, en iyi oyuncularından birini kenara çekti. Sonuçta takım koçlarının istediğini yaptı; oyunlarını oynadılar ve deplasmanda Real Madrid gibi güçlü bir rakibi hakemlere rağmen alt ettiler.

Esas olan ne
Ah keşke bizim futbol antrenörlerimiz de Obradovic gibi futbolcularını sadece oyuna konsantre olmak konusunda ikna edebilse. Ama burada önemli bir sorun var; öncelikle kendilerini buna ikna etmeleri gerek. Öncelikle kendilerinin oynattıkları oyuna inanmaları gerek.
Bizimkiler tam tersine kazanmak için takımlarına ve oynattıkları oyuna güvenmiyorlar. Böyle olunca kulübün adını ve saha dışı gücünü kullanmayı deniyorlar, taraftarlarının duygularıyla oynuyorlar. Camia güçlüyse “bize kimse dokunamaz” havalarına giriyorlar. Böylece oyunun kendisini değil de muktedirleri dikkate aldıklarını gösteriyorlar. Takımın futbolunu geliştirmek yerine enerjilerini futbol dışı faktörlere harcıyorlar. Sonra da istedikleri destekler yeterli olmazsa gelsin mağduriyet edebiyatı. Kaybettikleri maçı bırakıp yanlış atıldığını var saydıkları bir tacın peşinde koşabiliyorlar. Bunu maksatlı yapıyorlarsa kendilerini çok akıllı, milleti aptal sanıyorlar demek ki.
Öyle ya da böyle oyunun temeline amacına sadık değiller. Oyuna da oynayarak kazanmaya da inanmıyorlar. Öyle olunca futbolcular da aynı havaya giriyor; antrenörünün yaptığının on katını yapıyorlar, sahada kulübede kavga dövüş eksik olmuyor bu yüzden. Herkes gergin.
Bir de kim daha fazla yaygara çıkarıyorsa, yaptıkları yanına kalıyorsa ortama kargaşanın hakim olması da şaşırtıcı değil. Muktedirler de, hakkaniyetle ilgisi olmayan kararlarıyla buna zemin hazırlıyorlar.

Avrupa duymuyor sesinizi
Memleketin hali böyle olunca Avrupa’ya bazen futbolcu gönderebiliyoruz, hakem de gönderebiliyoruz ama teknik direktör gönderemiyoruz.
Oysa ki futbolu sevenler statlara futbol seyretmek için geliyor. TV başına futbol seyretmek için oturuyor. Tamam taraftar için sonuç çok önemli ama oynanan oyunun da insanlara biraz olsun zevk vermesi gerek. Ayrıca futbolun gereklerini yerine getirmeden sürekli başarılı sonuçlar da elde edemezsiniz. “Artık güzel futbola değil kazanmaya bakacaksın” önermeleri de o kadar boş o kadar temelsiz ki. Üstelik teknik adamlar yaptıkları işten çok büyük paralar kazanıyorlar. Ve bu paralar havadan gelmiyor. İnsanların emek ederek kazandıkları gelirlerinden geliyor. O zaman futbola ve futbolsevere saygı lütfen.    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları