Kadınla yaşamak kadını öldürmek

08 Mart 2018 Perşembe

Bugün 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü”. Uygarız ya! Biz de Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz. Devletlularımız, şevketlularımız, haşmetlularımız demeçler veriyor, nutuklar atıyor, bildiriler yayımlıyor, kadının değerinden, toplumumuzun ve dinimizin ona verdiği önemden söz ediyorlar.
Bunlara kanan kimi kadınlar da, “9 yaşında çocuk evlenebilir” diyerek çocuk gelinler uygulamasının önünü açan düzenlemeyi protesto için Ankara’da gösteri yapmaya kalktıklarında Ankara Valiliği OHAL’i gerekçe göstererek, gösteriyi yasaklıyor, polis gösterici kadınların üzerine saldırıyor, benzeri olay Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde de tekrarlanıyor. Pazartesi günkü Cumhuriyet’in manşeti “Kadına devlet şiddeti” idi. Polislerin gösterici kadınları darp ettiklerini gösteren resmin altında Ankara’da 18, Çorlu’da ise 8 kadının gözaltına alındığı açıklanıyordu.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu zaten daha önce yaptığı bir açıklamada, kadın cinayetlerinin OHAL ile birlikte arttığını vurguluyordu. Türkiye’de kadın darp edilmeli, şiddet görmeli, taciz edilmeli, tecavüze uğramalı, öldürülmeliydi.
Türkiye’de kadına bu yakışırdı ve bu oluyordu,
Ama buna rağmen devletlularımız, şevketlularımız, haşmetlularımız kadını kutsayacak, kutlayacaklar.
Biz de geri kalmayalım:
- Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun!

***

Kutlama ile birlikte yeni rekor haberini de verelim:
Bu yıl Dünya Kadınlar Günü’nden sekiz gün önce sona eren şubatta bir ay içinde cinayete kurban giden kadın sayısı tam 47’ye varmış.
Bu yeni bir rekordur. Herkese hayırlı olsun!
Kadın öldürmede rekora doymuyoruz. 2017 ortalamasında da 409 olay ile kadın cinayetleri yüzde 25 oranında artış göstermişti. Kadın cinayeti rakamlarının yıllık artışı söyleydi:
2013’te 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409.
Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmayı bir türlü yaşama geçiremeyen ülkemiz, sürdürülebilir kadın öldürmede maşallah çok becerikliydi.
Bu sürdürülebilir kadın cinayeti eylemi bölge ayrımı olmaksızın yurda “adil!” biçimde dağılmış.
Kadın cinayetlerinin bölgelere dağılımı ise şöyle:
Marmara bölgesi 77 olay, Ege bölgesi 76 olay, İç Anadolu bölgesi 48 olay, Akdeniz bölgesi 64 olay, Doğu Anadolu bölgesi 28 olay, Güneydoğu Anadolu bölgesi 59 olay.
Bu rakamları okurken her bölgenin nüfus yoğunluğunu da dikkate almak gerektiğini belirtmeye gerek var mı?
Görülüyor ki, cinayetler bütün yurt düzeyine yayılmış. Her yer eskilerin deyimiyle “maktel” (katil eylemenin meydana geldiği yer).
Yani ünlü bir deyişi biraz değiştirerek şöyle söyleyebiliriz:
- Hattı maktel yok, sathı maktel var, o da bütün sathı vatandır.
Öldürülmekten kurtulan kadınlarımızın durumu da pek parlak değil, araştırmalar ülkemizde her iki kadından birinin şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor.

***

Geçen gün ekranda bu konuya değinen hanım sunucu, “Ne olur cezaları artırın, bu katliamı durdurun!” diyordu.
Sorun hukuki düzenlemeyle çözülecek türden değil. Erkek egemenin de ötesinde “hırt egemen toplum”un zihniyeti değişmedikçe sorun çözülmez. Kadın ile yan yana, eşitlik ve dayanışma içinde, özgürce sevişerek, koklaşarak, üreterek, paylaşarak bir arada yaşamayı becerecek yapıya ulaşmak gerek.
Toplumun kültürü ve davranışı buna elvermiyor. Kadın ile erkeğin asansörde yalnız kalmaları halinde halvet olmuş olup olmayacakları sorusunu ortaya atan sapık zihniyet tabii ki, kadın ile bir arada insan gibi yaşamayı beceremez ve bu kafa yapısı değişmedikçe de beceremeyecek.
Kadın ile insan gibi bir arada yaşayamayan erkek ya da daha doğru deyişle hırt, kaçınılmaz olarak ona şiddet uygulayacak ve onu öldürecek.
Bu durumda şu soru geliyor akla:
- Suçumuz acaba erkek olmak mı?
Yanıtı açık:
- Hayır, suçumuz erkek olmak değil, suçumuz hırt olmak!
Acaba ne kadarımız bu suça iştirak ediyoruz?
Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları