İstemezük...

13 Mart 2018 Salı

Bir emperyal proje olarak İslam dünyası, Ortadoğu, yoksul dünya odaklı, aslında zengin kuzey dünyasının merkez ülkelerinde de farklı boyutlarda eşitlikçi, sosyal devlet paylaşım yükümlülüklerinden kurtulmaya yönelik ötekileştirmelerle.. Barış içinde birlikte yaşam olanaklarının kırılmasını üreten şeytani projelerle, alt kimlik ayrımcılıkları siyasetlerinde, cepheleştirme, parçalama, çatıştırma, gettolaştırmalarda sınır tanımazlığın en küçük yerel örgütlenmeden ülkelere, bölgelere.. halkalar halinde yayılmasıyla, dünyanın çivisi iyice çıktı. Bireyin özgürleşmesi süslü cümlecikleriyle beslenen, insan haklarının özünde ayaklar altına alınması sonuçlarını üreten, evrensel insan hakları, hukuk devleti düzenleri, demokrasilerin kazanımlarının, kayıplarının ötesinde, insanlık dışı, vahşi, gayri ahlaki bireysel, toplumsal şiddetin, vahşi boyutlarıyla yüz yüze kalıyoruz..
Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kazanımları, değerleriyle yıkılması, parçalanması hesapları içinde, ılımlı İslam projesini pazarlamaya yönelik yeni Osmanlıcılık düşleri öylesine cilalandı ki.. Osmanlı geçmişimiz reddedilmeden gerçekleriyle değerlendirilmesi engellenerek öylesine beyinler yıkandı ki.. Osmanlı gerçekleri içinde, sonuçta paramparça oluşun ötesinde, çok yoksul, çok eğitimsiz, çok geri bırakılmış, milyonların, can, kan bedeli yanında, çağdışı yaşam koşullarında, çöküşe, salgın hastalıklara düşürülmüş olmaları gerçeklerinin üzerine sünger çekildi.

***

Fetih yıllarının efsane padişahları dizileri cilalı, şaka değil medya güdüleme gücünü elinde tutan İktidarlarının 16 yıllık erkinde, en çok yaşam tarzı dayatmalarında, siyasal İslam cemaat örgütlenmelerinin önü açılmış olarak, toplumsal yaşamın başta eğitim her alanda baskın kamu gücü, erkiyle destek atılmasında yürünmüş yolları hafife almak olanaksız. Dünyada bir benzeri olmayan, başkanlık rejimi maskesinde, güçler ayrılığı seçimi yapılmadan bile fiilen ortadan kaldırmış tek adam düzeninde, Padişah, halife, şehzade dalkavuklukları ne kadar üzücü, şaşırtıcı sonuçlar olsa da sürpriz hiç değil.
Ancak gidiş, daha doğrusu çağlar gerisine yuvarlanışın, zorlu koşullarında, kurtuluş, kuruluş savaşları, Atatürk devrimleriyle laik Türkiye Cumhuriyeti’nin, yaşamın her alanına dönük yaratılmış değerleriyle, toplumsal, çağdaş birikimlerini, hafife almak, hak-hukuk, demokrasi savaşımını vermede yılgınlık da akıl işi değil.
Osmanlı’dan alınabilecek en önemli ders, Fetih yıllarının yakalanmış başarıları, zenginliğinde, dönemin tarihsel süreci içinde Avrupa’dan daha ileri bilgi, toplumsal yönetim, birikimler olgusu ise tepetaklak çöküşte günümüz paralı askerleri yapılanmasına dönüşmüş Yeniçeri ocağı bir tipik örnek, “istemezük’lerin yaşamın pek çok kamu alanına, yağma, yolsuzluklar, inançlar erozyonu, ahlaki çöküş içinde, halkın cehalete, yoksulluğa, üretim dışına sürüklenişi, her türden toplumsal birikim, değerlerin erozyonu ile oluştuğu gerçeğinde saklı değil mi?
Eğitimde çağdaş bilimsel gelişimden yararlanmak hak götüre, en geri ülkeler konumuna düşürülmüşsek, çoğunluk eğitim çağındaki gençliğin okulsuz kalmaları, cemaat akımlarının kucağında, akıldışı çocuk tacizleri, kadına şiddet baskılarında patlamalar yaşanıyorsa... Anne-babalar susacak mı? İstemezük bireysel şiddet, tehditlerinde ipin ucu öylesine kaçtı ki, taksiciler, vergisiz haksız rekabet kıskacında savaşlar bile ürkütücü. Bir yandan birkaç dakikalık yolu birkaç saatlik dolandırıcılığa çeviren şoförler, onları karın tokluğuna sömürüp yüzlerle taksi sahibi avantacılar. Şiddet ve kirlilikte trafik teröründe her gün yaşananlar.
Yaşamın her alanında geçerli kirli çıkar, mafyalaşmış ilişkiler düzeninde gücü gücüne yetende. Yıllarla siyasal İslamcı kutsal iktidarları ittifakında atılan adımların, işlenmiş ortak siyasal suçların hesaplaşmasında, ezilen siyasal erk katındaki sorumlular parmakla, tabanda kuşkusuz yüz binler birden sorumlu olamayacağına göre, haksız bedel ödetilenler en alttakiler. Yıllarca kör kör parmağım gözüne, sınav sorularının çalınmasına seyirci kalınacak, sonra da bu sınavlarla işe, yükseköğrenime girmiş on binler, yıllar çalıştıktan, okuduktan, meslek sahibi olduktan sonra işlerinden, diplomalarından olacaklar. Bu uygulamaların da adı hakça, hukukça sayılacak.. İstemezük’ler çok acımasız, çok çabuk, yılların kazanımlarından uçurumlara sürükleniş de olabilir.. Akıl bir tek çıkışı; hak-hukuk-demokrasi, değerler cephesinde, laik anayasal Cumhuriyet, Atatürk devrimleri kazanımlarında, parçalanmadan buluşmayı gösteriyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları