Yeni bir sınıf doğuyor: ‘Gereksizler!’

18 Mart 2018 Pazar

Fizikçi arkadaşlarla konuşuyoruz ; “Fizik bilimine göre, kaos eninde sonunda bir biçimde kendi normaline döner” diyorlar. Ve hepimiz bir noktada birleşiyoruz, dünya bir kaos döneminde ve bu nasıl çözülecek?
Biraz dünyadaki gelişmelere şöyle bir göz atalım. Siz de zaman zaman rastlamışsınızdır, dünyadaki teknolojik gelişme, tüm üretim araçlarını değiştirdi. Ben birkaç tanesinden söz edeyim: Dünyada bir zamanlar binlerce işçinin sabahtan günbatımına kadar topladığı meyveleri, artık makineler bir iki saat içinde topluyorlar. Bu ne demek, binlerce tarım işçisinin ansızın işsiz kalması demek. Devam edelim; makineler sadece ağaçtaki meyveleri toplamıyorlar, yüzlerce hektarlık tarım toprağını, ekip, biçip, harmanlıyorlar. Bu makinelerin başında tek bir kişi bulunuyor, o da önündeki bilgisayara basıp, makineyi yönetiyor. Yani ekip biçmek için artık çok az miktarda işçi gerek.
Tarımda gelinen durum bu, sulama, ilaçlama da makineler tarafından yapılıyor.
Gelelim, ağır sanayiye, robotların kullanıldığı bu alanda, gerçekten artık işçiye gerek yok. Bir otomobil fabrikasında robotlar tıpkı bir zamanların işçileri gibi bantta dizilmişler ve önlerine gelen yarı mamül parçaları bütünlüyorlar. Robotları da kapalı bir alana kurulmuş, iki kişi idare ediyor. Sadece otomobil alanında değil, şişe doldurma ve kapaklamada, besin maddelerini yenilebilir hale sokmada robotlar çalışıyor. Makineler binlerce işçinin uzun zamanda yaptıkları işi birkaç saatte bitiriveriyorlar.
Artık dünyanın gelişmiş ülkelerinde öyle sayaç okuyan elemanlar yok. Bilgisayarlar kimin ne kadar elektrik harcadığını günü gününe izliyor. Bankalar eleman azaltıp, bilgisayar teknolojisiyle işlerini görmeye başlayalı epey oldu. Bankacı kızlara artık pek ihtiyaç duyulmuyor. İlaç sektöründe en büyük para ilaç geliştirme bölümüne harcanıyor, onun dışında yüz binlerce ilaç kendisini yöneten bilgisayarlı makineler sayesinde kutularına girip, etiketlenip piyasaya veriliyor. İlaç dağıtımı gene bilgisayarlar vasıtasıyla yapılıyor. Biraz da silah sanayisinden söz edelim. Silah sanayisi bize görmemizi istedikleri silahları gösteriyor. Ama biraz derin bir incelemeyle öğreniyoruz ki, öyle silahlar var ki, onları kullanmak için insana ihtiyaç yok. Yani artık teknoloji savaşıyor, bu da demek ki, kalabalık ordular beslemeye gerek yok.
Evet şu anda dünyanın en büyük derdinin işsizler olmasının başlıca nedeni artık kol kuvvetine gerek duyulmaması ve uzmanlaşmanın önem kazanması olduğu kabul ediliyor ve sosyal bilimciler yepyeni bir sınıfın doğduğunu söylüyorlar, bunun İngilizcede adı “Unnecessary” yani “Gereksizler.” Bu yeni sınıf, geçmişin bütün dengelerini bozuyor. Çünkü artık kapitalizmin ucuz emeğe ihtiyacı giderek yok oluyor. Eskiden elmas ocaklarında ucuz Afrikalılara ihtiyaç vardı, şimdi onların yerini bilgisayarlı robotlar alıyor. Ve şöyle diyor maden sahipleri: “Onları neden besleyelim?” Dünya üstünde nüfusu şiddetle çoğalan “gereksizler” için hiçbir çıkış yolu yok. Gelişmiş ülkeler kendi ülkesindeki “gereksizleri” ne yapacağını bilmiyor. Bu nedenle savaşlardan, yoksulluktan topraklarını bırakmak zorunda kalanlara sınırlarını sımsıkı kapatıyor. Çünkü gelişmiş ülkeler teknoloji sayesinde yeniden dünyaya hâkim oluyorlar. Kısaca şöyle, teknoloji kimin elindeyse o kazanıyor.
Bu oluşan yeni sınıf, demokrasi oyununun da usul usul bozulmasına neden oluyor. Gelişmiş ülkelerdeki sağ politikalara kayış, hiç beklenmeyen kişilerin başkan olması dengelerin allak bullak olduğunu gösteriyor. Dünyanın her yerinde; ahlak yeniden sorgulanıyor, insanlar daha açgözlü ve başkalarının acılarına karşı daha vurdumduymaz oluyorlar. Kısaca, dünya kör bir kaos dönemini acımasızca yaşıyor.
Bu dönemin sonunda ne olacak, buna kimsenin bir yanıtı yok. Eski, kadim bilgiler bu yeni dönemi açıklamıyor. Çünkü teknolojinin bu denli bir atak yapacağını kimseler düşünmemişti. İşçi sınıfının yerine makinelerin geçtiğini ancak fantastik korku filmlerinde görürdük; gerçek oldu. Bu hafta içinde ölen sevgili, hepimizin hayatını öyle ya da böyle değiştiren Stephen Hawking’in bir kehaneti vardı: “Dünyanın sonunu yapay zekâ getirecek.” Belki de ışıklara doğru yürürken bu kehanetin gerçekleşmemesi için inanmadığı tanrıya dua ediyordur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları