Bahar türküsü

25 Mart 2018 Pazar

Yürüyorsun... Arnavutköy’den Bebek’e doğru...
Bahar gelmiş!..
Yüksekkaldırım’dan aşağı bir çocuk iniyor, koltuğunun altında “grammaire”kitabı. Kuledibi’nde, köşeden, turşucunun karşısındaki manavdan çağla bademi alıyor. Bademin sütlü çekirdeğini çıkardıktan sonra atıyor ağzına damağında bir bahar tadı, koltuğunun altında grammaire kitabı, iniyor Yüksekkaldırım’dan aşağı gamsız.
Patnos’da çoban Hasso’nun oğlu daha baharı görmedi, henüz karlar da kalkmadı tümden. Yavaş yavaş, orada burada başlarını çıkarıyorlar mor kardelenler. Genco ayağında üstü yırtık, altı yarık lastik ayaklarıyla baharı duymuyor, soğuk tabanından doğru bütün vücuduna yayılıyor.
Kızla oğlan masmavi göğün altında, el ele, göz göze, diz dize oturuyorlar. Via Venetto’dur burası, plaklarda çalan Napoliten... Roma’da kaygısız gençlerin dünyası. On sekizindeki bahar avuçlarındadır delikanlının. Masada iki Bitter Campari.
Behice Hanım Sakarya Kapalı Cezaevi’nde görüyor mu baharı? Can Yücel, Adana’da demir parmaklıklı pencere ardından, çiçeklenmiş ağaçlara bakabiliyor mu? Toptaşı’ndaki Aşık İhsani için de geldi mi bahar?

***

Karşıyaka Kabristanı’nda, mezarlar üstünde çiçekler açmış diyorlar. Bunca baharı özleyen ölüler görmezler ki çiçekleri.
Paris kahveleri yine kaldırımlara taşmış. Saint Michel’de ağaçlar yavaş yavaş yapraklanıyor. Üniversite öğrencileri önlerinde ay çörekleri ve kahveler dünya olaylarını tartışıyorlar.
Pnom Penh’in kenar mahallelerinde bir çocuk aniden patlayan bomba ile parçalanıyor.
Kamboçya’nın bir köşesinde bir kurtuluş savaşçısı serilmiş çimenler üstüne, elinden tüfeği kaymış üç adım öteye...
İstanbul’un varsıl semtlerinden birinde sokak arasında enginar satıyor bir gezginci.
İtalya’da grev yapıyor postacılar. Saint Moritz’de hâlâ kar var. Geceleri gözül fondüler hazırlanıyor şömine ateşinin sıcaklığında.
Şili’de yurtseverlerin sağ kalanları ve de sağ kalıp da işkence görmeyenleri ya da işkence görse bile hiç değilse ayakta kalabileni ve de kaldığı hücrede penceresi olanı, düşünüyor sohbahar yapraklarına bakarak, geçen eylülde yaşadıkları kanlı ilkbaharı. Bu türkü bir marştır, teması kin, adı faşizm.

***

Londra Borsası’nda oynayanlar nereden fark etsinler baharı? Sapsarı benizler... Altın, Yen, Dolar, Mark...
Vietnam’da hâlâ susmayan silahlarla gelen bahar, daha güzel baharları hazırlıyor.
Ankara çevresi yemyeşil.
Filistin sıcaktan kaynıyor.
Cezayir’de bahar yeni bir çalışma mevsimi, Cezayir sanayi ülkelerine yetişecek, acelesi var.
Marcello Caetano askerlerine de güvenemiyor artık. Mozambik’te özgürlük çiçekleri açarken Caetano’nun feri sönüyor:
-Bahar mı dediniz, ne baharı!?
Pompidou hasta, gelecek bahara belki de başka bir başkan olacak, başta Mali’de durum çok kötü. Acele yardım yetişmezse insanlar ölecekler, bir daha ne bahar, ne yaz, ne de kış görecekler... Tüm Afrika’da felaket bulutlarını bildiriyor uzmanlar...
Yürüyorsun... Arnavutköy’den Bebek’e doğru...
Bahar gelmiş!
Gönlünde binlerce baharın özlemi, yüreğinde binlerce yaşanmamış baharın acısı... Yürüyorsun....

                                                                                                                   31 Mart 1974



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları