Çok yönlü bir yaratıcı

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Ünlü müzik insanı İlhan Mimaroğlu’nu iki yıl önce yitirmiştik

Özellikle Amerika ve Fransa’da ünlenmiş bir elektronik müzik bestecisiydi ama aynı zamanda radyo programcısı, eleştirmen, klasik müzik ve caz tarihçisi, plak yapımcısı, müzikolog, köşe yazarı ve ‘karşı görüş’ü içselleştirmiş bir düşünürdü.

iki yıl önce 17 Temmuz’da aramızdan ayrılmıştı. Ünlü Mimar Kemalettin’in oğlu, köklü bir İstanbul-Moda ailesinin çocuğuydu. Hani fotoğrafı 20 Türk Lirası’nın üstünde yer alan, 1. Ulusal Mimarlık Akımı’nın öncüsü Mimar Kemalettin Bey’in!
İlhan Bey bir yaşındayken babasını yitirmiş. Hiçbir zaman ünlü birinin oğlu olmakla övünecek bir karaktere sahip değildi. Yine de eğer yaratıcılık soya çekimse, İlhan Bey’in çok yönlü yaratıcılığında bunu izlemek olasıdır. Özellikle Amerika ve Fransa’da ünlenmiş bir elektronik müzik bestecisiydi ama aynı zamanda radyo programcısı, eleştirmen, klasik müzik ve caz tarihçisi, plak yapımcısı, müzikolog, köşe yazarı ve “karşı görüş”ü içselleştirmiş bir düşünürdü.
Galatasaray Lisesi’ni, Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirmişti. 1966’da elektronik müzik konusunda Columbia Üniversitesi’nden “master” derecesi almıştı. Çağdaş Türk müziği tarihindeki yeriyse ilk kuşak bestecilere tepki olarak ortaya çıkan ikinci kuşağın içindeydi.
Eşi Güngör Mimaroğlu ile 1961’den başlayarak New York’ta yaşadı. Mimaroğlu, elektronik yapıtlarını, çağın nice öncü bestecisi, örneğin Milton Babbitt veya Ussachevsky gibi Columbia- Princeton Üniversitesi’nin elektronik laboratuvarında bestelemişti.
Şimdi orada bestelediği elektronik yapıtların kayıtları “Mimaroğlu Arşivi” adı altında Columbia Üniversitesi’nde yer alıyor. Diğer müziklerinin notaları ve dosyalar Harvard Üniversitesi’nin arşivine katıldı. Ayrıca MOMA’nın (Modern Sanat Müzesi) yazışmalar bölümünde, başta John Cage ve Jean Dubuffet gibi kişiler olmak üzere nice mektuplaşması yer alıyor.
Mimaroğlu’nun yaratıcı dünyasında müzik kadar görsellik de önemli yer tutar. Örneğin usta bir fotografçı olarak binlerce kare resim çekmişti. Onlar da diğer belgeler gibi arşivlendi.
Mimaroğlu’nun elektronik yapıtları her ne kadar soyut dil konuşsalar da mutlaka ya bir mesaj taşırlar, ya görsellikle ya da şiirle birleşip yeni bir soyutlamada yeniden doğarlar.
Fellini’nin 1969’daki “Satyricon” filminin müzikleri Nino Rota ile Mimaroğlu’na aittir. Hepimiz onun Varlık Yayınları’ndan çıkan “Müzik Tarihi”yle büyüdük, “11 Çağdaş Besteci” kitabıyla 20. yüzyılı tanıdık.
Caz müziğini Türkiye’de ilk tanıtan kişilerden biri olmuştu. Radyoda uzun yıllar “Caz Saati” programları hazırlamış; 1958’de “Caz Sanatı” adlı kitabı çıkmıştı. Bu kitap yayımlanmasından 55 yıl sonra 2013’te PAN Yayıncılık tarafından yeniden basıldı ve büyük ilgi gördü.
Güncelerinde ve köşe yazılarında bilgece dünyaya kafa tutan, bazen çocuksu bir saflıkla soru soran, bazen aydınlatan, düşündüren yazılar yazmıştı. Müzik eleştirmenliği konusunda da Türkiye’deki öncülerdendi.
Ertegün Kardeşler’le yaklaşık 30 yıl çalıştığı Atlantic Plak şirketinde, bugün tarihe geçen albümler üretmiş; kendi yapıtları da İdil Biret, Meral Güneyman, Doris Hayes, Charles Mingus, Freddie Hubbard, Janis Siegel gibi yorumcular tarafından kayda alınmıştı.
Ne mutlu ki Mimaroğlu’nun bıraktığı tüm yapıtlar ve belgeler şimdi emin ellerde. Darısı diğer bestecilerimizin başına.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları