Geçtiğimiz hafta sonuna gidelim: Güzel bir cumartesi akşamı ve Beşiktaş’ın Alanyaspor’la maçı var. Her zamanki gibi stadın yolunu tutmuşum. Bizim basın girişi ile VIP aynı dış kapıdan giriyor. Ve basın mensupları o maça dair akreditasyonlarının olup olmadığı kontrol edildikten sonra içeri alınıyor.
Buraya kadar anormal bir şey yok. Ama sonrasında bir polis kontrolünden daha geçiliyor. İşte burada, dünyanın hiçbir yerinde görmediğim basın mensuplarını tepeden tırnağa arama prosedürü devreye giriyor. İnsanı bıktıran seviyede. Bir tek Şampiyonlar Ligi maçlarında uygulanmıyor bu çünkü Avrupalı basın mensupları da oluyor ya. Biz de bir günlüğüne de olsa Avrupalı muamelesi görüyoruz yani. Neyse önceleri “ne yapalım bu da bizim ülkenin koşulları” diyordum ta ki Alanyaspor maçına kadar. Ben üstüm başım aranırken ellerini kollarını sallayarak hiç aranmadan geçen arkadaşlarım dikkatimi çekti birden.
Ayrıca arabalarıyla gelen VIP’ler de sadece araba kontrolüne tabi tutulup geçip gidiyorlardı.
O zaman doğal olarak “sadece kadın gazetecileri mı arıyorsunuz”
diye sorma ihtiyacı duydum. İtirazım üzerine sorumlu kişi geldi ve bana tam açıklamalarda bulunurken yanımdan geçen iki gazeteci arkadaşıma sordum: “Siz de böyle arandınız mı” diye. Şaşırarak “yoo” dediler. Sonra biri “Cumhuriyet’te yazarsan böyle olur” deyiverdi şakayla karışık. Ben daha da şaşkın; “Bu kadarı da olabilir mi gerçekten” dedim kendi kendime. Ama içime bir kurt da düşmedi değil;
“Cumhuriyet’te yazan kadın gazeteci” olursanız başka bir vatandaş kategorisinde mi yer alıyordunuz acaba?
 
İki ayrı Beşiktaş
Kendimi sakinleştirip oturdum yerime. Neyse ki en azından güzel başlamıştı oyun. Beşiktaş eldeki malzemeyle en ideal kadro ve dizilişteydi. Tekrar o paslı ve hızlı futboluna dönüş sinyalleri veriyordu. Ve hatta golü de buldu. Ne var ki 2. yarı işler tersine dönüverdi. Oğuzhan’ın Atiba’nın yanından forvet arkasına geçmesi, daha sonra da Negredo’nun oyundan alınması takımı bozdu. Sonunda Beşiktaş 1-0’ı kurtardı ama bunu yaparken orta alandaki üç oyuncusu da kart görerek cezalı durumuna düştü..
Peki şimdi ne olacak? Yine bir cumartesi akşamı bu kez Göztepe ile karşılaşacak olan Beşiktaş orta sahasında Atiba, Oğuzhan ve Tolgay olmayacak. Tabii ki Şenol Güneş 11 kişiyi tamamlayacak ama kimlerle? Çaresiz daha çok savunma özellikli oyuncularla. Bu da oyunu orta alandan başlatmak zor demek.
Neyse göreceğiz.
Beşiktaşlı futbolcuların bu kadar çok ceza alması ise ayrı bir konu. Önce Caner, sonra Quaresma’ya verilen rekor cezalar… Öte yanda aynı edimlerde bulunanlara gösterilen hoşgörü… Alanya maçında Atiba ve Tolgay’a gösterilen kartlar tamam da ya onlara önceki maçlarda gösterilen kartlar? Ve yine Alanya maçında Oğuzhan’a gösterilen açıklanamaz kart?
Benzer hareketlere verilen farklı cezalar can sıkıcı. Bazı maçlarda unutulan kararlara ve bazı maçlarda yaratılan kararlara baktığınızda acaba forma rengine göre farklı kural mı var futbolda diye düşünmeden edemiyor insan.
Biliyorsunuz VAR, Türkçesi “Video Asistan Hakem”, diye bir uygulama pazarlanıyor şimdi bizim futbola. Ekran başında oturan bir hakem uzaktan maçı yönetecek açıkçası…
Ama son haftalarda değişik maçlarda alınan değişik (!) kararlara baktığınızda,
“uzaktan kumandalı yönetim çoktan başlamış galiba” demeden de edemiyorsunuz doğrusu.