Diktatörün büyüğü, küçüğü...

08 Nisan 2018 Pazar

2008 yılı Mayıs ayında, Rusya’da üçüncü kez başkan seçilmesi yasal anlamda olanaksız Putin’in yerini Medvedev almış, zaten başkanlık koltuğuna oturur oturmaz da Putin’i başbakan atamıştır.
Ancak borsalar, ‘kaptan’ Putin ile sadık miçosu Medvedev arasındaki bu danışıklı devir teslime güvensizlik tepkisi verir. Ekim ayında ekonomi patlar.
Fabrikalar art arda kapanmakta, sanayi çökmekte, insanlar işsiz kalmaktadır. Kriz, yeniden doğan Rusya’yı tehlikeli biçimde ırgalayacak türdendir.
Başbakan Putin, artık başkan olmasa da bu krizin üstesinden gelebilecek biricik otoritedir. Sahaya iner. Ringe çıkar da diyebiliriz, aslında:
Saint Petersburg’a 250 km. uzaklıktaki Pikalyovo, yegâne gelir ve geçim kapısı çimento fabrikası olan küçük bir kenttir. Fabrikanın durması demek, bölgenin ölmesi demektir ve o fabrika, ‘zarar ediyor’ gerekçesiyle kapanmıştır. Yaşanan dram, salt ekonomik değil sosyal bir krizdir.
Putin, Pikalyovo’ya gelir. Halkın gazını almak ya da çocukları boğazından tutup havaya kaldırırken poz vermek için değil.

***

Çimento fabrikasında işçi temsilcileri, fabrika hissedarları ve üst yöneticileriyle bir toplantı düzenler. Fabrika yeterince önemli olmalı ki, hissedarları arasında Forbes’in 2008 yılındaki servetini 28 milyar dolar olarak açıklayıp dünyanın en zenginleri arasında 9. sıraya yerleştirdiği Rus oligarkı, Oleg Deripaska da vardır. Yabana atılacak bir hasım değildir Deripaska. Putin gibi orduda yetişmiş, parlak bir fizikçi ve alüminyum sanayii devidir.
Putin’in zorla uzlaşma sağladığı anlaşılan toplantının sonunda, imza töreni için gazeteciler içeri alınır.
U biçiminde sapsade bir masanın başında Putin, sağında işçi temsilcileri, solunda fabrika hissedarları ve yöneticileri oturmaktadır. Başbakan Putin, sesini asla yükseltmeden patronlara dönüp:
Sizler, insanları sömürdünüz. Para hırsınız, açgözlülüğünüz ve beceriksizliğiniz yüzünden binlerce insan her şeyini kaybedecek hale geldi. Bu kabul edilemez.
Eğer siz hissedarlar aranızda bir anlaşma sağlayamazsanız, bu çimento fabrikası öyle ya da böyle yeniden çalışacak. Sizinle ya da siz olmadan, çalışacak!” der.

***

Sonra önündeki uzlaşma metnine bakarak “Hepiniz imzaladınız mı” diye sorar.
Suratı çarşamba pazarı hissedarlar kafa sallarken; Putin başını ovuşturan milyarder oligarka döner:
Deripaska, siz imzaladınız mı?
Evet.
“İmzanızı görmüyorum, buraya gelin!
Oleg Deripaska, gider. Putin’in uzattığı kalemle uzlaşmayı imzalar ve kuşkusuz şaşkınlıktan, elinde kalemle yerine oturmak için uzaklaşırken; Putin parmağını kaldırır: ‘Kalemim!
Deripaska, azarlanmış bir çocuk telaşıyla kapağını kapattığı dolmakalemi iade eder.*
O gün Putin, sadece halka ekonomik krizin Rusya’ya diz çöktüremeyeceğinin mesajını vermekle kalmamış; iktidara geldikten sonra teker teker hesap sorduğu, mallarını kamulaştırdığı, kimini hapsettiği, kimini kaçıp sığındığı ülkelerde öldürttüğü, çünkü Rusya’yı soyup soğana çeviren oligarklardan en dişlisi, çünkü en düzgün ve akıllı olanını da yenmişti.

***

Bugün Oleg Deripaska’nın serveti ancak 2.5 milyar dolar ağırlığında ve dünyanın en zenginlerinden sayılmıyor.
Ama ülkesi Rusya’da ve ödüller alan işler yapıyor, yaşıyor.
Putin ise dünyanın en etkin lideri, halk desteğine sahip en büyük ve kuşkusuz en soğukkanlı, hesaplı diktatörü.
Ama Rusya’nın hayati alan ve stratejik anlamda önemli hiçbir tesisini, fabrikasını, kurumunu, enerji kaynağını kimseye peşkeş çekmedi, çektirmedi ve kıta büyüklüğündeki topraklarının tek bir karışını yabancılara satmadı.
Gördüğünüz gibi diktatör vaaar, diktatör var.

*Sahnenin videosunu, https://youtu.be/ nJZYdiWkC7A linkten izleyebilirsiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kızgın Boğa 21 Nisan 2024
Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları