Yapay zekâ yargıçlar...

29 Nisan 2018 Pazar

“Bir insan yargıcın mı seni yargılamasını isterdin yoksa bir yapay zekânın mı?”
Önceki yıldı. Henüz Silivri’yi ziyaret etmemiştim. “Bir insan tarafından yargılanmak isterim” diye yanıt vermiştim duraksamadan.
İngiltere’de ilginç bir araştırma yayımlanmıştı. Yapay zekâ yazılımına yüzlerce dava dosyası yüklenmiş, bu dosyalar hakkında karar vermesi istenmişti. İlginçtir ki, yapay zekâ bu işi büyük bir başarıyla gerçekleştirmiş. Yapay zekânın verdiği kararlar, deneyimli yargıçların verdikleri kararlarla yüzde 79 oranında örtüşmüş.
Arkadaşlarımızdan biri “Bir süre sonra yargıçlar işsiz mi kalacak yani” diye sormuştu.
Mümkün elbet. Fakat ben kendi adıma, yargıçların davalarda kendilerine yardımcı olacak, yapay zekâ yazılımları kullanmaya başlayacaklarını ve mesleklerini sürdüreceklerini düşünüyordum. Ve bu yapay zekâ yazılımları sayesinde işlerini daha iyi yapacaklarını...

***

Aradan iki yılı aşkın bir süre geçtikten sonra aynı soru yeniden gündeme geldi:
“Şimdi ne düşünüyorsun? Yapay zekâ mı insan mı?”
Üstelik soruyu sorarken, somut örnekler sıraladılar:
“Bu dava dosyasına bir yapay zekâ yazılımı baksaydı, FETÖ örgüt üyeliği ile yargılanan bir savcının Cumhuriyet yöneticileri hakkında FETÖ soruşturması başlatmasına göz yumar mıydı?”
“Bir yapay zekâ, hayatı FETÖ’cülükle, gericilikle mücadeleyle geçmiş insanları FETÖ’cülükle suçlayabilir miydi?”
“Ortada somut tek bir kanıt olmayan bir iddianameyi kabul eder miydi? Tümü yargısal denetimden geçmiş, suç unsuru içermeyen haberlerin dosyada yer almasına izin verir miydi?”
“Gazeteciliğin suç olarak gösterilmesine göz yumar mıydı? Cumhuriyetçileri yasalarda olmayan bir suçla, ‘yayın politikasını değiştirmekle’ suçlayabilir miydi?”
“FETÖ örgütü üyeliğinden ortalama 6.3 yıl ceza verilirken, Cumhuriyetçilere FETÖ’ye yardımdan 7 yıl aşkın cezalar verebilir miydi? Bunca hukuksuzluk yaşanır mıydı?”
Liste uzun...
Fakat benim yanıtım değişmedi. Ben hâlâ insana güveniyorum.
“Neden” diye sorduklarında anlatmaya çalıştım. Sanırım pek ikna edici olamadım. Bilemiyorum.
Ben bir yapay zekâ tarafından değil, bir insan tarafından yargılanmak isterim. Çünkü yapay zekânın vicdanı yok ki. Utanma duygusu yok.
Türkiye’de Adalet Bakanlığı verilerine göre 70 bine yakın öğrenci hapiste. İnsan bu durumdan utanmaz mı? Yapay zekâ utanmaz.
İyi bir üniversiteyi bitirerek bilgisayar mühendisi olmuş bir genç, bana Türkiye’den ayrılmak ve yurtdışında yaşamak istediğini söylediğinde de utandım. Bu ülkede, o gençlere aradıkları özgürlüğü, adaleti, demokrasiyi sunamadığımız için. Yapay zekâ utanmaz. İnsanla yapay zekâ arasındaki fark bu.
Yapay zekâ bir sabah aynaya baktığında kendi kendine, “Ben nasıl biriyim... Bunları nasıl yapabildim” diye sormaz. Aklından bile geçmez kendini sorgulamak. İnsan değil ki.
Ve en önemlisi, yapay zekânın hesap vereceği çocukları, akrabaları, dostları ve sevdikleri yok.
Herkes er ya da geç, yaptıklarının hesabını verir. Bunu yasalar önünde vermek şart değil.
Gün gelir, hayatta en çok sevdiğiniz insan sizden hesap soruverir. Hem de hiç ummadığınız bir anda. Mesela kendinizden bile çok sevdiğiniz kızınız karşınıza geçip size basit bir soru sorabilir:
“Neden ilkokula başlarken, elimden tutup beni okula götürmedin baba? Niye ortada yoktun?”
Var mı verebilecek bir yanıtınız?
Ya da şöyle sorabilir:
“Bu ülke ortaçağ karanlığına sürüklenirken sen ne yaptın baba?”
Öyle sorular sorar ki, içinize bıçak gibi işler. Hayatınızın en büyük cezasını çekersiniz. Hapiste yatmak onun yanında vız gelir.
Benim kendi adıma en büyük korkum, gelecekte kızımın sorularına yanıt verememek.
Neyse ki kızıma yanıt verebilecek durumdayım.
Ve kızıma yanıt verirken, başım utançtan öne eğilmeyecek.
Yanıt veremeyecek olanlar düşünsünler...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları