Arif Kızılyalın

Tek Kol, Tek Bacak’la Asya’dan Avrupa’ya

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Yüzücülerin kâbusudur son metreler. Oysa onca yolu geride bırakmışlardır; artık bitiş çizgisine bir karış kalmıştır, ama uzar da uzar o mesafe.
Hele İstanbul Boğazı’nın bir Karadeniz, bir Marmara’ya doğru yön değiştiren akıntısının ortasındaysanız, kıvranır durur, bonenizi çıkarıp yarışı bırakmayı düşünürsünüz.
İşte, Asya’nın Kanlıcası’ndan başlayıp Avrupa’nın Kuruçeşme Parkı’nda sonlanan Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda da bu sendromu saniye saniye yaşadım yaşamasına ama öyle bir ders aldım ki, dünya üzerinde her kim spor yapıyorsa bu enstantaneyi zihnine kazımalı, “Bittim” derken durup anımsamalı kimlerin hangi şartlarda yarıştığını...
Konu nereden mi buraya geldi?
Elbette, dünkü 26. Samsung Kıtalararası Yüzme Yarışı’ndan. Artık çeyrek asrı devirip büyüyerek İstanbul’un sembolü oldu bu organizasyon. İnsanın da yüzesi geliyor bir İstanbullu olarak dünya harikası bu devasa kulvarda. Hele kendinizi müsabıklar listesine attıysanız artık o yarışa girmek kaçınılmaz sizin için. Her ne kadar havuzlara 35 yıl önce veda edip, doğru dürüst antrenmanı yapmasanız da eski günlerin ‘aşkına’ atlıyorsunuz Boğaz’ın çırpıntılı suyuna. Deniz hareketlerini gözlemlediyseniz de tutturduğunuz yol sizi Arnavutköy akıntı burnuna kadar taşıyor...
Sonrası ise tamamen doğa ile aranızdaki hesaplaşma. Çünkü akıntı sizi çağanoza çeviriyor Küçük Bebek açıklarında. Kâh serbest, kâh kurbağalama, bazen babadan kalma sırtüstü ile Galatasaray Adası’nı geçseniz de bu kez kramp krizleri patlak veriyor. Tek çare AKUT botunu çağırıp yarış dışı kalmak. Eliniz kalkıyor, yardım istemek için sağınıza solunuza bakıyorsunuz. İşte tam o sırada yanınızdaki kırmızı boneli engelli delikanlı, “Yoruldunuz mu” diyor; tek kol ve tek bacağı ile, “Bana tutunup soluklanın abi, finişi gördük, bırakmayın isterseniz” diye de ekliyor.
İşte o an, buz gibi suda ateş basıyor vücudunuzu, yükleniyorsunuz bacaklara, kollara. Krampmış, yorgunlukmuş kim dinler!
Yarış bitiyor. Hem de ortalamanın biraz üstünde bir derece ile.
Evet, teşekkürler İsmet çavuş. Sen tek kol ve tek bacağınla tüm engellere karşın 6.5 kilometreyi bitirdin, bitirmekle kalmadın, benim gibi “yarış dışı kalmayı” planlayan onlarca veteran yüzücüye de örnek oldun, moral verdin ve bence spor defterinde yeni bir sayfa açtın. Galiba, gerçek sporcu ruhu bu olsa gerek...
Yarışın ayrıntalarına gelince; bu yıl genci, yaşlısı, amatörü, profesyoneli hep birlikte kulaç salladık Kanlıca’dan Kuruçeşme’ye. Aramızda antrenmanlılar, eski şampiyon yüzücüler, de vardı, İngiltere kraliyet ailesinden Pippa Middleton da. O da bizim gibi boğazın kâh temiz, kâh pis suyunu yuttu. Anlaşılan deniz kraliyet soyu ya da sade vatandaş dinlemiyor. Su demişken, bitiş noktasında biriken çöp birikintileri galiba, bu harika organizasyonun tek defosuydu. Resmen boğazımıza takıldı İstanbul’un kontrolsüz atıkları! Elbette başlangıç ve bitiş noktası Cemil Topuzlu Parkı’ndaki ufak tefek aksaklıkları da görmezden gelmemiz gerek. Çünkü, birçok yabancı konuğun ifade ettiği gibi, 1700’ü aşkın yüzücüyü aynı anda yüzdürmek, güvenliği sağlamak her babayiğidin harcı değil.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 Nisan! 24 Nisan 2024
Yeni TFF Başkanı! 20 Nisan 2024
Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları