Selçuk Erez

Her şey kuşun pislemesiyle başladı

10 Mayıs 2018 Perşembe

Perşembe pazarında bir kaldırımdan diğerine geçmeye çalışırken başına bir güvercin pisleyiverdi. Burada bu saatte yolun karşısına sağ salim geçebilmek için dikkati hızla geçen araçlardan başka yere yöneltmek tehlikeli olduğundan Mahmut, başında kuş pisliği, bir süre kendine yol aradı. Tam yolun karşısındaki durağa vardığında gideceği yere, Sultanahmet’e giden bir otobüs geldi. Koştu, otobüse atladı.
Mahmut, etrafa baktı: Ön sırada oturan birinin kendisini şaşkın bakışlarla süzdüğünü gördü. Anlam veremedi, öteye döndü. Oradakiler de ona bakıyorlardı. Gencin biri yerinden kalktı, ona yerini verdi: “Amca gel otur!”
Mahmut, o yaştakilerin “amca” diyecekleri yaşta değildi, hatta yer verilecek yaşta hiç değildi. “Elâlem bana neden böyle bakıyor? Bu kadar yaşlı varken yerlerinden neden kalkıp bana yer veriyorlar” diye düşündü ve bunun yaşından çok görünüşündeki asalet ve görkemden ileri gelmesi olasılıkları üzerinde durmaya başladı.
Sultanahmet’te indi, Cağaloğlu’na yürürken çığırtkanların onu turist sanıp Rusça bir şeyler söylemeye çalışmaları zıddına gitti. Kendini tutamasaydı “Siz kime seslendiğinizin farkında değilsiniz galiba!” gibi bir şeyler söyleyecekti. Allahtan Cağaloğlu’na varıncaya kadar birçok kimsenin, hatta annesinin kucağında tırnaklarını yiyen bir çocuğun onu hayranlıkla süzmesi eski özgüvenine fazlasıyla kavuşmasına yol açtı.
İran Konsolosluğu’nun kapısında söyleşen beş altı vatandaş onu görünce aralanıp yol verdiler. Mahmut, sadık tebaasını selamlayan sadrazam edasıyla el sallayıp Marmaray’a yöneldi.
Mahmut, Marmaray’ın merdivenlerini cüssesiyle kaplayarak geçmesine engel olan bir adama çok kızdı:
-Heyy kendini bilmez, sen kimin önünü kesmeye kalktığının farkında mısın?
Adam Suriyeliydi, bir şey anlamadı.
Mahmut, evine varıncaya kadar rastladıklarının bir kısmı tarafından hayranlıkla süzülmesini akla yatkın, bazısının sanki alay eder gibi bakmasını ise sapkınlık olarak niteledi.
Evinde aynaya baktığında tepesinde tüm görkemiyle duran kuş pisliğini görünce perşembe pazarını anımsadı: Önce hemen gidip kafasını yıkamayı düşündü; ancak az sonra – bir gazetenin Pazar ekinde okumuştu- eskiden Tibet’te bir meydanda bekletilen çocuklardan başına kuş pisleyeni Dalay Lama seçtiklerini anımsadı. Evet, ortalarda pek ağaç ve çimen kalmamıştı ama kuşların bu kentte sıçacak bunca beton yapı varken onun başını yeğlemelerinin, kendisinin bu millete uzun yıllar önder olacağının işareti olduğuna inandı ve kararını verdi: Yaşamının bundan sonrasını bu gerçeği anlamayanlarla mücadele etmekle geçirecekti!

Değerli kardeşim Onur Hamzaoğlu, başın sağ olsun! Annenin, senin hürriyetine kavuştuğunu nasıl kutlayacağımızı görmeden yitmesine çok üzülüyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları