Bağış Erten

Olsun, yola devam...

21 Mayıs 2018 Pazartesi

İtiraf ediyorum. Cuma günü korkuyorum dedim ama o kadar da değildi. Asıl bu maçtan korkuyordum. Real Madrid’in bu sezonki epik mücadelesi onları şampiyonluk ruhuna çok yaklaştırmıştı. NBA yolcusu Doncic faktörü. Llull’un insani zaferi. Geçen seneki Fenerbahçe’nin gidiş yolunun aynısı yani...
Oysa fena başlamadı maç. İçine Udoh kaçmış Ahmet’le, sımsıkı Wannamaker’la, ama asıl olarak Melli’yle sağlamdı takım. Göğüs göğüse olduğu sürece sorun olmayacaktı. Ama işte, burası finaldi ve birkaç kişiyle değil, herkesle kazanabilirdiniz. En ufak düşüşler bile cezalandırılıyordu.
Obradoviç gene de gidiş yolunu iyi ayarladı. Uzunların erken gelen faul problemini toparladı. Bir klasik olan ikinci çeyrek Real Madrid sağanağını durdurdu. Üçlükler çok yüzdeli geliyordu, onu da siperledi. Her sorun için çare aradı, durdu. Ama Vesely yokları oynarsa, Datome, Dixon tıkanırsa ne yapabilirsiniz ki?
Final bu. Çok çok çok küçük ayrıntılarda belli oluyor. Obradoviç’in zekası, çalışkanlığı mükemmel, ama basketi atan, savunmayı yapan oyuncular, düdüğü çalan hakemler... Thomspon’un defoları, Sloukas’ın tıkanması, Nunnally’nin bu aşamaya çok formsuz gelmesi, Guduric’in henüz o seviyeye çıkmamış olması derken rotasyon küçüldü ve işler zora girdi. Rakip de en fazla kupa kaldıran takım sonuçta. Bunlar az şey değil.
Yine de Fenerbahçe’yi alkışlamaksak ayıp olur. Bir takım üç sene üst üste final oynuyorsa, kaybettiğinde bile son topa kadar direniyorsa, ne yapıp edip Avrupa’nın en tepesinde yer alıyorsa tebrik etmek şart. Hem belki de böylesi daha iyi. Obradoviç’i hırslandırmakta fayda var. Gelecek seneye gene ne motivasyonlar bulur o. İnanmaya devam.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları