Aydın Engin

Zenginler plajında donsuz yüzmek

24 Mayıs 2018 Perşembe

Durun, bir soluklanayım.
Sabah “Kalk, kalk artık dolar 6 lira oldu oluyor, sen hâlâ...” fırçası ile uyan(dırıl)dım.
O saatten beri ekonomi ulemasının yazılarını okuyorum.
Uğur Gürses’in önceki günkü yazısı ile başladım. ABD’li bir işadamından aktardığı özlü sözü not ettim. Pazartesi günü de bizim Ergin Yıldızoğlu köşesinde yazmıştı. Warren Buffet, “Sular çekildiğinde kimin çıplak yüzdüğü anlaşılır” demiş. Ben olsam “Kimin donsuz yüzdüğü...” diye çevirirdim.
Sonra soluğum kesilmecesine okuma maratonuna girdim.
Bizim Erinç Yeldan’ın bilgi dolu yazısını bitirdim; ardından bizim internet portalının Güngör Uras’la yaptığı kısa söyleşiye geçtim. Onun da ardından Sözcü’den Murat Muratoğlu’nun ekonomi gibi somurtuk bir alana enfes bir mizahla yaklaşımının tadını çıkardım. Tat dediysem zehir gibi acı bir tat...
Karar’da her zaman dikkatle ve öğrenerek okuduğum İbrahim Kahveci’ye geçtim. TL’nin şiddetli değer ve itibar kaybına üfürükçü hoca mantığı ile yaklaşanlar sergileniyordu.
İki Alman gazetesinde Türkiye ekonomisinin uluslararası tefecilik kurumları açısından çekiciliğini neden yitirdiğine ilişkin ciddi ve can acıtan analizlerin ardından, Alman finans sermayesinin ağır topu Commerz Bank’ın, doların 6 TL’ye ulaşabileceğine ilişkin uğursuz öngörüsünü içeren rapora yumuldum. Benim taksi şoförü Almancam ile ekonomi terim ve kavramları ile dolu bir yazıyı okumak ömür törpüsü. Ömrümü törpüledim ve sonuna kadar okudum.
Gözümden kaçmış, yeniden bizim internet portalına döndüm. Harvard Üniversitesi’nin gözbebeklerinden ekonomist Dani Rodrik’in tweet’ini alıntılamışlar. Başlığa göre Rodrik, doların 4.92’yi gördüğü saatlerde Türkiye ekonomisinin kurtuluş reçetesini açıklıyordu. Üstüne atladım ve bir solukta okudum. Okumaz olaydım.
Tweet şöyle başlıyor:
Dolarin yukselisine seyirci kalmak cozum degil zira dolar bazinda borclanmis ozel sektoru iflasa goturecegi gibi enflasyonu kontrolsuz hale getirecek. Er ya da gec bu onlemlerden biri gerekecek. Bekledikce maliyet artiyor.”
Olduğu gibi aktardım. Gâvurun klavyesinde ı’lar, ö’ler, ü’ler, ç’ler yok ama eşiğinde durduğumuz ekonomik felaketin kısa, kesin ve yalın tanısı var.
Bu inkâr kabul etmez tanının ardından tedavi reçetesi geliyor:
Biiiir: Merkez Bankası rezervlerini tüketmek pahasına dolar satacak.
İkiiii: Faizlerde ciddi bir artış yapılacak.
Üüüüç: Sermaye hareketleri kontrol altına alınacak. Serbest piyasa ekonomisinin yani küresel kapitalizmin şaka kaldırmaz kuralları böyle emrediyor. Seçenekler bu kadar kesin.
Buyrun seçin: Darağacında asılmak mı, elektrikli iskemle mi, yoksa kurşuna dizilmek mi?

***

Neyse ki Maliye Bakanı Nihat Zeybekci konuşuyordu.
Sabahtan başladığım bu karabasan gezisine hemen son verdim, daha önce dolardaki değer artışını “kabul etmediğini” açıklayan Ekonomi Bakanımıza kulak verdim:
“... Ülkemiz kur ve faiz oranlarında hak etmediği dalgalanmalar ve döviz piyasasında sağlıksız fiyat oluşumları yaşamaktadır. (...) İlgili kurumlarımız, döviz piyasasındaki dengesizliğin kaldırılması için gerekli araç ve yetkiye sahiptir. Bu sorumluluğu alarak, en doğru hamlenin en uygun zamanda yapılacağı konusunda güvenimiz tamdır...”
Boşuna korkmuşum. Rahatladım. “Doğru hamle en uygun zamanda” yapılacakmış.
Sadece en uygun zamanın ne zaman olduğunu pek anlayamadım. Onu herhalde Reis biliyordur. Eh, Reis biliyorsa sorun da yok demektir. Malum Londra’da iken Bloomberg TV kanalı aracılığıyla bütün dünya ekonomistlerine altın değerinde bir öğüt verdi, ders verdi, akıl verdi, şey verdi:
“Enflasyon netice, yüksek faiz sebeptir. Faiz inerse enflasyon da iner.”

***

Sabahtan beri o kadar karamsar yazıyı boşuna okumuşum. Sorun yok. Rahat edin, rahat edeyim,
Reis ha bire tekrarlıyor, “Türkiye dünyanın yirmi (yoksa on hatta beş miydi?) büyük ve güçlü ekonomisinden biridir” demiyor mu?
Demek ki biz o plajda, o zenginler plajında yüzüyoruz.
Tek sorun: Sular çekildi kıçımız açıkta kaldı. Onu nasıl örteceğiz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları