Önce Koşulsuz Ateşkes

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Filistinliler Ölmesin Diyorsak İsrail’in Gazze’ye yönelik kabul edilemez kara operasyonuna bayramda ara verebileceği umudunu taşıyorduk. Maalesef olmadı. Arife günü sağlanan geçici ateşkes, 24 saat dahi sürmedi. İsrail ve Hamas’ın sorumluluğu birbirlerine attıkları karşılıklı saldırılar sonrasında, yüzlerce masum Filistinli daha bayram gününde hayatını kaybetti. Ateşkesi ‘koşul’ engelledi Uluslararası camianın ilk günden bu yana yoğun çaba harcadığı ateşkes, tarafların karşılıklı koydukları koşullar yüzünden bir türlü hayata geçirilemedi.
Hamas, ateşkes karşılığında İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı kaldırmasını ve Mısır’ın da Refah sınır kapısını açmasını istiyor
Başta koşulsuz ateşkese rıza gösteren İsrail ise bu isteklere karşılık Gazze’den kendisine yönelik füze saldırılarının sona erdirilmesi ve Gazze’nin silahsızlandırılması garantisini istiyor.

Hamas yitirdiği desteğin peşinde
Hamas’ın da, İsrail’in de öne sürdükleri koşulların arkasında siyasi beklentiler var. Suriye ve Mısır’daki gelişmeler sonrasında, geleneksel destekçilerini (İran, Beşşar Esad, Müslüman Kardeşler, Hizbullah) yitiren Hamas, Gazze’de maaşları ödeyemeyecek duruma gelmişti. Bu yüzden El Fetih ile ulusal birlik hükümetine “evet” demek zorunda kalmıştı. Gazze’de Hamas yönetiminden memnuniyetsiz olanların oranı artmıştı. Şimdi bu krizde İsrail’e kafa tutarak Filistinliler arasında yeniden popüler güç olmayı hedefliyor.
İsrail ise barış masasında karşısında güçlü bir Filistin yönetimi görmek istemediği için Filistinli grupların arasının açılmasından yana politikalar izliyor. Ayrıca dikkatler Hamas üzerinde olduğu sürece, İsrail’in barış masasındaki sorumluluklarını yerine getirmemiş olması gözlerden kaçırılabiliyor.

Olan sivillere oluyor
Taraflar şartlarında diretirken Gazze’de aralarında çok sayıda çocuk ve kadının da bulunduğu 1200 Filistinli, İsrail saldırıları sonucu hayatını kaybetti. İsrail de Hamas’tan gelen saldırılar nedeniyle 50’ye yakın askerini ve üç sivil yurttaşını kaybetti. Görüldüğü gibi ateşkesin sağlanamamasının bedelini ağırlıklı olarak masum Filistinliler ödüyor.
Tüm taraflarla görüşebilen yok.
Uluslararası camia ise bölünmüş bir görüntü sergiliyor. Tarafların tümüyle görüşebilen kimse yok. Taraf konumundaki ülkelere tek tek bakacak olursak:
Ateşkes için çaba harcayan güçlerin başını çeken ABD, çatışmanın iki tarafından biri ile (Hamas) konuşmuyor. Diğeri (İsrail) üzerinde ise sözünü dinletemiyor.
Ateşkes planını hazırlayan Mısır, İsrail ile konuşuyor. Mahmud Abbas yönetimiyle (El Fetih) arası iyi. Ancak Mısır’da Müslüman Kardeşler’in darbe ile uzaklaştırılmasına tepki gösteren Hamas ile aralarında güven ilişkisi yok.
İsrail sadece Mısır ve ABD ile görüşüyor; Hamas ise iki destekçisi Türkiye ve Katar ile görüşüyor.

İlk reddeden Hamas
Çatışmaların başında Filistin yönetiminin (Abbas) talebiyle Mısır tarafından hazırlanan ateşkes planına Arap ülkeleri de destek verdi. Ancak Gazze’de yönetimi elinde bulunduran Hamas, planı o haliyle kabul etmeyip koşullar öne sürünce plan hayata geçirilemedi. O ateşkes kabul edilmiş olsa, belki statüko devam edecek, Gazze’ye yönelik adaletsiz abluka sürecekti. Ancak yüzlerce masum Filistinli hayatını kaybetmemiş olacaktı.

Önce ateşkes, sonra müzakere
Daha fazla Filistinlinin ölmemesi ve savaşın sona ermesi için her şeyden önce ateşkese ihtiyaç var. Türkiye ve tüm uluslararası toplumun, İsrail ve Hamas üzerinde baskı uygulayarak şu adımların atılmasını sağlaması gerekir:
1. Bir an önce “koşulsuz” ateşkes sağlanmalı.
2. Taraflar öne sürdükleri tüm koşulları ateşkes sağlandıktan sonra masada konuşmalı.
3. İsrail artık masadaki muhataplarından birinin Hamas olduğu gerçeğini kabullenmeli. Gazze’de taş taş üstünde bırakmayarak Hamas’ı bugün için etkisiz kılsalar bile, uyguladığı orantısız şiddet nedeniyle orada daha radikal örgütlerin çıkmasını engeleyemezler. Bu da kalıcı barışa ulaşılmasını daha da imkânsız hale getirir.
4. Hamas da “İsrail’in varlığını reddederek” Gazze’de yönetimi altındaki halka refah ve can güvenliği sağlayamayacağını anlamalı.

Türkiye artık ‘taraf’
Gazze’de yaşanan son kriz AKP yönetimindeki Türk dış politikasının dışarıda nasıl algılandığını bir kez daha görmemizi sağladı. Bu süreçte dikkat çeken gözlemlerimiz şöyle:
1. Beş yıl önce tüm bölge ülkeleriyle konuşarak sorunlara çözüm önerileri üretebilen Türkiye artık, bu “taraflar ötesi” konumunu yitirmiş durumda. Mısır ve İsrail ile konuşmayan, büyükelçi bulundurmayan Türkiye, bu denklemde sadece Hamas’a yakın ülke olarak algılanıyor.
2. Türkiye bu çatışmada “taraf” olmanın gereğini de yerine getiremiyor. Ne İsrail üzerinde caydırıcı etki yaratabiliyor ne de Hamas’ı ateşkese ikna edebiliyor. Tam tersine, Başbakan ve Dışişleri Bakanı, koşulsuz bir ateşkes anlaşması için çaba harcamak yerine, dünyaya Hamas’ın dili ile seslenmeyi, onun koşullarının savunucusu olmayı tercih ediyorlar.
3. BM Genel Sekreteri Ban Ki mun bu süreçte bölge ülkelerini ziyaret ederken Türkiye’ye uğrama ihtiyacı duymadı. ABD Başkanı Barack Obama da Avrupalı liderlerle yaptığı video konferansa Erdoğan’ı davet etmedi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise sadece Hamas’ın ikna edilmesi konusunda Türkiye’nin kapısını çaldı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları